Dönüşüm oranı hakkında bilinen en büyük yanılgı dönüşüm oranının sosyal medya kanallarında iyi olmak veya sitenizdeki trafiğin çok olmasıyla ilgili olduğudur. Çoğu girişim sosyal medyada çok başarılı görünür ama bu başarı, sahip oldukları kitlenin bir ürünü almasını sağlamıyor. Yüksek bütçeli sosyal medya kampanyalarıyla, reklamlarla, arama motoru optimizasyonuyla sosyal medyada veya sitenizde istediğiniz ziyaretçiye ulaşırsınız ama asıl önemli olan bu kitleye birşey satmak ve bu yatırımı paraya çevirmek.
Her girişimcinin veya pazarlamacının ilk olarak yapması gereken gerçekçi bir amaç belirlemek ve bunun üzerine çalışmak. 6 aylık bir girişimi Facebook ile kıyaslamaktan veya yarıştırmaktan bahsetmiyorum. Üzerinde çalışılmış ve düşünülmüş gerçekçi amaçlar belirleyin.
Dönüşüm oranının açıklaması herkes için aynıdır ama bu oranı arttırmak için uygulanan stratejiler yaptığınız işe göre eşsiz olmalıdır. Aşağıda sizlere dijital pazarlama stratejinizi oluşturmak ve dönüşüm oranını arttırmak için 7 ipucu sunacağım.
Tek bir amaç yeter.
Sitenizde sadece bir amaç olsun ve bu amacı başarılabilir hedeflere bölün. Her bir karşılama sayfasını bir hedefe ulaşmak için tasarlayın.
Bir ana hat belirleyin.
Bütün satış planlarınızı içeren bir ana hat belirleyin. Bu ana hatta aşağıdakilerin olmasına dikkat edin.
- Reklam bütçesi
- Her ürün için yapılan yatırımın geri dönüşü
- Geçen ayın organik trafiği
- Geçen ay içinde kazanılan potansiyel müşteri sayısı
- Sizin hakkınızda yapılan olumlu ve olumsuz yorum sayısı
- Mobil kullanıcıların masaüstü kullanıcılara oranı
Müşterinizin kişiliğini belirleyin.
Bunu siz kendiniz bir empati haritası kullanarak yapabilirsiniz ya da kullanıcılar sayfanızda gezerken Typeform ve Qualaroo gibi kullanıcıya soru sorup kişiliğini belirleyen araçlar kullanabilirsiniz.
Dikkat dağıtıcı unsurları en aza indirin.
Sayfanızdaki ziyaretçileri müşteriye dönüştürme aşamasında bu ziyaretçilerin dikkatini dağıtabilecek alakasız reklamların olması onların vazgeçmesine ve ürünüzü almamasına sebep olabilir. Bu yüzden olduğunca sade tasarımlar kullanmaya çalışın.
Basitleştirilmiş formlar kullanın.
Eğer bir ziyaretçi ürününüzü almayacaksa onun adını, soyadını veya mesleğini öğrenmek hiçbir işinize yaramaz. O yüzden karşılarına onlara soru soran formlar çıkarmamaya dikkat edin.
Formlardan alabileceğiniz en yararlı bilgi e-mail pazarlamada kullanabileceğiniz bir mail adresi olabilir. Sade bir mail adresini yazabileceği alan ve butonun olması bunun için yeterli olur.
Yeniden hedefleme üzerinde durun.
Sitenize ilk defa giren birinin size mail adresini vermesini veya sizden bir ürün almasını beklemeyin. Bu yüzden web sayfasında çerez kullanarak bir dahaki sefere dönüşüm stratejisi yaptığınızda bu çerezlerden de yararlanıp bu ziyaretçilere tekrar kendi sayfanıza yönlendirin.
Şeffaf bir alışveriş deneyimi sunun.
Bir ziyaretçi sizden bir şey almaya karar vermişse yaptığınız işe güvenmiş demektir. Satış aşamasında şeffaf olmamanız bu güveni çok çabuk kırabilir. Ödeme sayfasında fazladan bir ücretin çıkarılması yada daha önceden ücretsiz dediğiniz (kargo veya vergi gibi) bir şeylerin ücretini de eklemeniz müşterinin güvenini kırar. Bu nedenle her adımda net olun.
Yorumlar (0)