Aile fotoğraflarından doğum günlerine, evliliklerden tatil hikayelerine kadar insan yaşamında olup biten her şeyin kaydedildiği Facebook için artık insanoğlunun sosyal davranışlarını barındıran en kapsamlı ortam diyebiliriz.
900 milyondan fazla kullanıcının bulunduğu bu sosyal ağda insan davranışlarına ait önemli miktarda veri saklanıyor. Bu kadar değerli bilgilerin saklanıyor olması kullanıcıların gizlilik konusundaki endişelerine neden olurken, Facebook’un eşi benzeri görülmemiş kaynağı nasıl değerlendireceği ise tam bir muamma.
Cameron Marlow ve Facebook Data Science Team
Konuyu Technology Review’daki makalesine taşıyan Tom Simonite’a göre Facebook, insan davranışını anlama üzerine ciddi çalışmalar yürütüyor. Facebook, tüm bu veriyi anlamlandırması için başında sosyolog Cameron Marlow’un bulunduğu bir araştırma ekibi kurdu. Facebook’ta araştırma bilimcisi ve sosyolog göreviyle bulunan Cameron Marlow, MIT Media Laboratory’de medya bulaşıcılığı ve web günlükleri üzerine doktora yapmış ve ardından Yahoo Research’te çalışmış 35 yaşında genç bir bilim adamı. 2007 yılında Facebook’a katılan Marlow, şu anda Bell Laboratuvarları’na benzetilebilecek Data Science Team adlı araştırma ekibini yönetiyor.
Facebook açısından gündem halka arz meselesi olduğu için böyle bir ekibin kurulduğu haberi pek duyulmadı. Şimdilik 12 kişiden oluşan ve iki yıl içinde sayıları artacak olan ekip üyeleri, deyim yerindeyse bir bilgi okyanusu içinde yüzüyor. Dolayısıyla insanların birbiriyle iletişim kurma konusundaki yaratıcılığını Facebook’ta açıkça görme şansına sahipler. Ayrıca kullanıcıların yaş, cinsiyet, e-posta adresleri, ilişki durumları ve hatta telefon numaraları bu ekibin kaynakları arasında yer alıyor. Diğer yandan Facebook, eklentiler ve uygulamalar sayesinde kullanıcıların hangi müziği dinlediği ya da neleri okuduğuyla ilgili güncel bilgileri de elinde bulunduruyor.
Haberde belirtilene göre Cameron Marlow, dünyanın insan iletişimiyle ilgili bu kadar kaliteli ve geniş bir veriyle ilk defa karşılaştığını doğruluyor. Ayrıca Marlow, insan davranışını keşfetmenin bilimsel açıdan bir devrim olacağından da emin. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi bu ekip sadece araştırma yapmak için kurulmadı. Data Science Team, muhtemelen sosyal davranışları etkileyen konularda Facebook ve reklamverenler yararına da çalışmalar gerçekleştirecek. Bu çalışmaların Facebook’a para kazandıracak yeni yolların icat edilmesine sirayet edeceği tahmin ediliyor.
İnsan Davranışları Hakkında İlginç Bulgular
Data Science Team, insanın sosyal davranışlarıyla ilgili şimdiden ilginç bulgulara ulaşmış. Marlow’un araştırmacıları, Facebook’taki kelime ve kişisel ifadelerden yola çıkarak ülkelerin gayri safi mutluluk oranını hesaplamak için bir yöntem geliştirmiş. Ekip, araştırmalar sırasında ülkelerin gayri safi mutluluk oranlarında düşündürücü dalgalanmalara rastlamış. Örneğin; tatil günlerinde gayri safi mutluluk tavan yaparken, popüler kişilerin ölümü gibi üzücü olaylarda büyük düşüş yaşanmış. 2010 yılı Şubat ayında Şili’de meydana gelen şiddetli depremin ardından, ülkenin gayri safi mutluluk puanı ciddi bir şekilde azalmış ve normale dönmesi uzun sürmüş.
Tüm bunların ardında Facebook’un kendini insan hayatının merkezine koymak, ardından reklam satabilmek için ne yapması gerektiğini öğrenme stratejisinin yattığını söyleyebiliriz. Bugün en değerli internet reklamları, arama sonuçlarının yanında gösteriliyor. Çünkü insanlar arama yaparken ne istediklerini açıkça ifade ediyorlar. Bu nedenle Google, Facebook’tan 10 kat daha fazla gelir elde ediyor. Facebook’un kurduğu araştırma ekibine bir de bu gözle baktığımızda her şey daha anlamlı hale geliyor. Mesele insanların ne istediğini onlar söylemeden anlayabilmek.
Marlow: “Amacımız toplumdaki iletişim şeklini değiştirmek değil”
Markalar ve reklam veren şirketlerin sosyal ağların bir parçası olduğunu ve Facebook’un iş modelinde içeriklerin nasıl paylaşıldığını anlamak açısından temel bir rol üstlendiklerini ifade eden Marlow, röportajında, araştırma ekibinin esas amacının insanların sosyal ağlardaki davranışlarını manipüle etmek değil, online sosyal hayatın kurallarını anlamak olduğunu vurguluyor. Marlow’un ekibin hedefini açıkladığını cümleleri ise şöyle: “Amacımız toplumdaki iletişim şeklini değiştirmek değil. Biz insanların ne istediğini anlamak ve bunu kendi platformumuza adapte etmek istiyoruz”
Facebook’un Toplumu Şekillendirebilme Gücü
Marlow her ne kadar bir bilim adamının yaklaşımıyla amaçlarını açıklasa da toplanan bilgilerin toplumun şekillendirilmesi için kullanılıp kullanılmayacağı kararını Facebook’un yöneticileri verecek. Ancak ortada Facebook’un toplumu şekillendirebilecek güce sahip olduğuna dair somut veriler mevcut. Örneğin; üzerine eleştirel bir haber yayınladığımız Facebook’un organ bağışına katkıda bulunmak için kullanıcılarına sunduğu bir özelliği ele alalım. Mark Zuckerberg’in şimdiki eşi Priscilla Chan tarafından önerilen bu fikir, kullanıcıların hesaplarında organ bağışçısı olduğunu Zaman Tüneli aracılığıyla arkadaşlarına duyuracak şekilde hayata geçirildi. Sonuçları ise oldukça dikkat çekici. Bu özelliğin Facebook’ta yer almasının ardından oluşan sosyal baskı ile ABD’de organ donör kayıtları 44 eyalette 23 kat artmış. Facebook’un davranışları etkileyebilme gücüne örnek olarak Facebook’un ABD’deki 2008 ve 2010 seçimlerindeki rolünü de ekleyebiliriz.
Söz konusu insanoğlunun sosyal hayatının şifreleri ise bunu kullanmak konusunda Facebook’un, hem kendi içinde hem de reklamverenler tarafından baskıya maruz bırakılacağı büyük bir ihtimal. Bu nedenle tüm bunları sadece bir başlangıç olarak algılayabiliriz.
Facebook işin teknoloji tarafında ise oldukça iyi ekipmanlara sahip. Facebook alanında en iyi mühendislerle çalışmasının yanı sıra Hadoop adında açık kaynaklı bir programı veri toplamak için uzun bir süredir kullanıyor. Hadoop imkansız denecek çapta veriyi işleyebilme kabilyetiyle Facebook’un kullanıcı davranışlarının analizini yapmasında ve sosyal reklamların etkisinin ölçülmesinde etkin rol oynuyor. Facebook mühendisleri, Hadoop’un eksiklerini tamamlamak için geliştirdikleri Hive adlı bir eklentiyle veri işlemeye devam ediyor ve belirtilene göre işlenmesi gereken veri sayısı her geçen gün artığı için daha verimli programların geliştirilmesi gerekiyor.
Kullanıcı Bilgileri Şirketlere Satılabilir
Facebook yetkililerinin söylediğine göre bilgilerin paylaşımı konusunda pazarlama şirketleri ve diğer firmalardan gelen talepler oldukça fazla. Halka arzıyla birlikte yatırımcılarına karşı sorumluluğu bir kat daha artan Facebook, bu konuya olumlu yaklaşıyor. Facebook’taki görevinden kendi veri depolama ve analiz şirketini kurma amacıyla ayrılarak 2008 yılında Cloudera’yı hayata geçiren Jeff Hammerbacher, Facebook’un kullanıcı içgörülerini reklamverenler ve diğer site sahiplerine satabileceğini vurguluyor.
Sonuç olarak Facebook’un araştırma ekibi Data Science Team, henüz çalışmalarının ilk evresinde bulunuyor. Ekibin lideri Cameron Marlow, takımın öncelikli hedefinin Facebook’u daha akıllı bir yapıya büründürmek ve kullanıcılarının refahını desteklemek olacağı üzerinde ısrarla duruyor. Tüm bunların yanında bizim açımızdan ise Facebook’un bu konudaki planları hakkında net bir tahminde bulunmak ise oldukça güç.
Yorumlar (3)