Hepimiz tweet’lerimizi yazarken, Facebook’ta durum güncellemesi paylaşırken etkileşim rekorları kırmayı umut ediyoruz, kabul edelim. Bir paylaşım yaptıktan sonra bildirim kutumuzda beliren o işaretleri sık sık kontrol ettiğimizi yalanlayamayız; en azından ben bu konuda dürüst olmayı tercih ediyorum. Hiç etkileşim almayan paylaşımlarımızı bazen silebiliyoruz bile. İşte etkileşimler sosyal ağlarda bu kadar güçlü; bu kadar stratejimizi belirleyen öğeler.
Sosyal medya pazarlaması yapan markalarda da durum böyle. Sosyal medyada o ya da bu sebeple yer almayı seçen her marka, paylaşımlarını en fazla etkileşim alacak şekilde belirliyor, stratejilerini bunun üzerine kuruyor. Böylelikle takipçileri, hayranlarıyla daha sıkı ilişkiler kurabilen markalar daha fazla kişiye marka bağlantılı içeriklerini ulaştırabiliyor; isimlerini duyurabilip marka bilinirliliklerini artırabiliyor; satış oranlarını artırabiliyor. Bu listeyi detaylandırmak ve uzatmak mümkün.
Klout’un araştırması ise hangi sosyal ağlarda, hangi konular üzerine üretilen içeriklerin daha fazla etkileşim sayısına ulaştığı hakkında gözümüzü açar nitelikte. Bireysel kullanıcılar kadar markaların da önemli dersler çıkarabileceği bu araştırma, aynı zamanda sosyal ağların etkileşim getiren içeriklerde birbirinden ne kadar farklılaştığını da gözler önüne seriyor.
Facebook ve Twitter‘daki 580 milyondan fazla kişinin sosyal etkileşimlerini inceleyen Klout, bu iki sosyal ağın en popüler 10 konusunu sıralamış. Twitter’da en çok etkileşim getiren konular sırasıyla müzik, televizyon, yazılım, ünlüler, tatiller, filmler, internet, iş dünyası, basketbol ve spor iken Facebook’ta şu sırayla devam ediyor: Müzik, televizyon, tatiller, yazılım, din, ünlüler, film, kitaplar, iş dünyası ve yemek.
Bu listelerden de görebileceğiniz üzere müzik ve televizyon her iki sosyal ağın en popüler iki konusu. Ancak ilk ikiden sonra işler ilginçleşmeye başlıyor: Örneğin yemeklerle yazdığınız bir tweet ya da paylaştığınız fotoğraf Twitter’da belki hiç etkileşim alamazken yeni açılan bir restoranda yediğiniz enfes tatlının fotoğrafı Facebook’ta beğeni ve yorum rekorları kırabiliyor. Ya da derbi sonrası yorumlarınız Facebook’ta ilgi görmezken Twitter’da mention’dan mention’a koşuyor.
Bu konulardan dediğimiz gibi markalar için çıkarılacak çok ders var. Hangi konularda daha çok içerik üretmeleri ve bunları hangi sosyal ağlarda paylaşmaları konusunda ipuçları taşıyan bu veriler hatta hangi sektörlerdeki markaların sosyal medya pazarlaması yapacağı sosyal ağları seçmesinde bile etkili olabilir. Örneğin yerel bir kitabeviyseniz ve doğal olarak kitaplarla bağlantılı içerik paylaşacaksanız belki de sosyal medya pazarlama faaliyetlerinizi daha çok Facebook üzerinden yürütmeniz daha akıllıca olacaktır.
Etkileşimler sekmenizin yerinde saymasını istemiyorsanız, sosyal ağlarda kendi kendinize konuşuyor gibi bir izlenim uyandırmak gibi bir niyetiniz yoksa etkileşim getirme olasılığı yüksek olan bu konulara özellikle yoğunlaşmanızı tavsiye ederiz. “Benim takipçilerim neden hiç artmıyor?”, “Neden yazdıklarımı kimse beğenmiyor?” diyenlere duyurulur.
Yorumlar (0)