Geçtiğimiz hafta Foursquare’in Türkçeleştirilmesi konusunda sosyalmedya.co’nun yarattığı kamuoyunun biraz daha üzerine gitmek lazım bence. Normalde böyle bir takip yazısı (follow-up) yazmazdık ama, Cumartesi gecesi başıma gelen bir olay ile bu yazıyı yazma kararı verdim.
Şimdi biz sosyalmedya.co olarak sektörel medya kanalı olduğumuz için, ilgili olduğumuz veya olmadığımız her şeyi takip etmek zorundayız. Nitekim Turkcell bir Foursquare rozeti yaptığında ilk yaptığım iş Turkcell’i Foursquare’de takip etmek oldu. Bu rozetin ne anlama geldiğini bilmem gerekiyordu.
Ancak Cumartesi gecesi bir arkadaşımızın doğum günü dolayısıyla gece dışarıdayken Asmalımescit’e check-in yaptım ve enteresan bir şekilde “Turkcell 4 Çeker” rozeti kazandım. Şimdi Foursquare’in mekanizması oyun oynamak üzerine kurulu, doğal olarak bir rozet kazandığımda mutlu olmam gerekiyordu. Ancak Asmalımescit gibi çok genel bir yere check-in yaptığımda Turkcell’in kurduğu tuzak ile tamamen istemeden Facebook ve Twitter hesaplarımda şu mesaj yayınlandı: “Farklı yerler keşfedip, 4 ayrı yere check-in yaptığım için Foursquare’de “Turkcell 4 Çeker” rozetini kazandım!”.
İyi de ben Turkcell’in bu şekilde reklamını yapmak istiyor muyum? Bu reklamı yapmak “zorunda mıyım?”. Cevabım belli: “Hayır, zorunda değilim”.
Hatta Turkcell’den son 6 ayda en büyük sıkıntıları yaşayan da benim, Turkcell’in 4 çekmediğini bilen de. Anlatayım hemen.
Biz yeni ofisimize 6 ay önce taşındık ve ofisimiz de Kanyon’un hemen arka sokağında. Ancak burada, tam da ofiste, rezidanstaki tüm ofislerde, Turkcell çekmiyordu, tam 6 aydır. Levent’in göbeğinde Turkcell çekmiyordu, üzerine basarak söylüyorum, tam 6 aydır. Geçen hafta Perşembe günü düzeldi bu durum, “repeater” denilen bir cihaz taktılar rezidansın her köşesine. Yani sıkıntım, Turkcell çekmiyordu! 4 çekmiyordu!
Bunun yanında, ben herhangi bir Turkcell İletişim Merkezi’ne ya da Turkcell bayine check-in yapmadım ki, Asmalımescit gibi çok genel bir mekana check-in yaptım, neden sırf Turkcell’i takip ettiğim ve yüzlerce insan gibi Asmalımescit’e check-in yaptığım için zorla, bana tuzak kurulması suretiyle Turkcell rozeti alayım ki? Neden? Turkcell “bir Ellen DeGeneres değil” ki, bana İstanbul’daki hip mekanlar vasıtasıyla hediyeler versin!”.
Yani bunun adı tuzak pazarlamadır (ambush marketing). Başka ismi yoktur.
Hepsinin yanında bu tuzağın benim için çok “belirgin” bir anlamı da var. Geçtiğimiz Cuma günü gündeme bomba gibi düşen ve başlığını daha sonradan değiştirmek zorunda kaldığımız Foursquare’in Türkçeleştirilmesinde yaşanan sıkıntılardan bahsettik sitemizde. Bu yazının ana muhatabı Turkcell’di. Tam da bunun üzerine, ertesi akşam Turkcell rozetini “tamamıyla istemeden” aldığımda, takipçilerim bu sefer de bana laf söylemeye başladılar haklı olarak. Ne yani, yaptığım işle ilgili olmasına rağmen Turkcell’i Foursquare’de takip etmeyeyim mi?
Zorunda mıyım Turkcell? Beni yanlış anlama, size savaş açtığımız yok, ama tek bir Foursquare mevzusuyla 3 kere faka basmak zor iştir, bunu nasıl başardınız merak ediyorum. Siz nasıl pazarlama yapıyorsunuz? Şimdi ben bu yazıyı yazdım ya, hakikaten savaş açtığımız düşünülmesin, haksızlığa karşı duruyoruz, hepsi bu!
Diğer Markalar da Foursquare Rozeti Alacak mı?
Şimdi, sektörümüzdeki en büyük sıkıntıya dönelim. Turkcell tam da şu anda bir Foursquare rozeti satın aldı ya, bakın görün şimdi bir sürü alakalı alakasız marka da rozet almaya başlar. Pazarlama bütçelerinde muazzam kalemler oluşturmak ve bu harcadıkları parayı da saçmasapan KPI’lar ile ölçmeye çalışmak suretiyle ellerini çamura sokarlar. İşte bu da sektörümüzdeki en büyük sıkıntıdır.
Hiç düşündünüz mü, Twitter’da ilk Türk reklamı yayınlandıktan sonra tüm markalar reklama başladı orada ve hiçbir işe yaramadı. Yakında bir yazımızda konu edeceğiz bu durumu. Peşinden LinkedIn reklamları başladı, herkes başladı. Facebook reklamlarına zaten gereksiz bir şekilde muazzam bütçeler ayrılıyor, ölçüm KPI’larına iyi bakmak lazım, tamamen saçmalıktan öte gidemiyor bu KPI’lar. Neymiş efendim, 300 Like almışız. Yani…
Şimdi herkes Foursquare rozeti almaya başlar, herkes sahiplenmeye çalışır, kullanıcı sıkılır bu durumdan, sırf rozet almak için marka takip etmeye başlar. Bunun markaya faydasının nasıl olduğunu kimse bilemez, hesaplayamaz. İş de iş, değil işgüzarlık.
İşte tam da bu noktada Turkcell’in aldığı Foursquare rozeti hiçbir işe yaramaz.
Halkla İlişkiler
Şu noktaya da bir açıklık getirmek lazım diye düşünüyorum. Biz sosyalmedya.co olarak hiçbir zaman objektif kriterler çerçevesinden ayrılmadık, yaptığımız tartışmalı haberlerin tamamında amacımız o konular hakkında bir kamuoyu oluşmasını sağlamaya çalışmaktı. Çünkü günün sonunda Türkiye’ye ve sektörümüze hizmet etmeye çalışıyoruz.
Geçtiğimiz haftaki o tartışmalı haberi yayınladıktan 1 saat sonra Turkcell’in PR ajansından sevdiğimiz bir abimiz aradı ve “Fatih, haberde sıkıntılı bir kelime var, onu kaldırabilir miyiz?” dedi telefonda. Ben de dedim ki, “Abi, bu kelimeyi zaten size sıkıntı yaratsın diye yazdık. Biz aptal mıyız, yazdığımız kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyor muyuz sanıyorsun”. İşte gerçek anlamda Turkcell’in ve onun temsilinde halkla ilişkiler ajansının medyayla ilgili düşüncelerini bu cümlelerde özetlemek lazım.
Türkiye’nin en büyük reklamvereni hata yaptığında yazmayalım mı? Biz yazmayacaksak kim yazacak ki? Her gün yüzlerce kere karşılaştırdığınız, Ekşi Sözlük’te bile yerlerin dibine sokulan Webrazzi mi yazacak? Şimdiye kadar hangi konuda bizden başka kimse elini taşın altına koydu? Bizim zaten var olma amacımız sektöre yeni bir bakış açısı getirmek ve radikalleştirmek değil mi bu sektörü? Herkes daha iyi kazansın, küçük olan ezilmesin, büyük olan haksız büyümesin değil mi amacımız?
Üstelik bu konuda milyona yaklaşan okuyucumuz da bizi desteklemiyor mu?
Günün sonunda;
Yazmasa mıydık?
İyi söylüyorsun hoş söylüyorsun da yazdıktan sonra hemen dönerek başlığı değiştirdiniz. Değiştireceğiniz başlığı hiç koymasaydınız. Siz aptal değilsiniz bu tepkiyi alacağınızı biliyordunuz. Eee o zaman neden koydunuz o başlığı? Türkcell kadar sizin de çıkar beklentiniz var demekki…
Saygılar.
Güzel bir makale olmuş, yazıda bahsettiğiniz herşeye katılıyorum..
1.foursquare çok yakın zamanda markaların saldırısına uğrayacak, gerekli gereksiz içerikleri ayıklamak zorunda kalacağız..
2. siz turkcell in kanyon da çekmediğinden bahsetmişsiniz. ben de buna ek olarak, istanbulun kalbi, en eski ticaret merkezi enimönü sirkeci bahçekapı’da çekmediğini, konuşmaların kesildiğini ekleyebilirim.. bunun gibi başka merkezi yerlerde de çekmediğini deneyimledim ve gördüğüm her turkcell reklamında çok olumsuz duygular içerisinde oldum. korkuyorum ki yakında gözümüzü çevirdiğimiz her yerde reklam bombardımanına tutulacağız…
Turkcell’i takip etmeyeceksin o zaman. Ha facebook’da senin adına paylaşımlar yapan uygulamaya izin vermişsin, ha Foursquare’de marka takip etmişsin. İşim gereği takip ediyorum diyorsan onu başka bir hesaptan yapacaksın. Ben de Fatih Güner’i Foursquare’de takip etsem abuk sabuk marka reklamları görmek istemem. Takip ettiklerimden marka reklamı gelirse hemen takibi bırakırım.
Ferdi ruh halinden nasıl bir insan olduğunu anlamaya çalışıyorum ama başaramıyorum. Kısaca bir bloguna baktım, bir önceki Turkcell yazısını olduğu gibi koymuşsun. Belli ki dikkat çekmeye çalışan bir insansın ama hem başaramıyorsun, hem de bunu çok kötü yapıyorsun. Madem bu kadar saldırıcan adamlara niye yazılarını kopyala yapıştır yapıyorsun kardeşim?
Her blog açan şu işte ahkam kesmeye başlıyor ya akıl sır erdiremiyorum. Herkes uzman, herkes bilgili anasını satayım. Steve jobs’ın kitabını okuyan, belgeselini seyreden akşamına açıyor blogu. Trafik gelmeyince de iki üç tane site var onlara saldırıyor.
Şirket olarak 3 yıldır, bireysel olarak 12 yıldır Turkcell kullanıyorum. Çekmediği bir – iki nokta gördüm ancak şehir içinde hiç sorun yaşamadım. Foursquare sistem olarak böyle bir pazarlamaya izin vermişse Turkcell’inde bedelini ödeyerek bunu kullanması çok doğal. Takip edip etmemek sizin tercihiniz. Ancak bu şekilde bir yazı yazıp direk karalamaya çalışmanız anlamsız. Cümleleriniz, sanki Turkcell’den reklam almak istemişsiniz de reddedilmişsiniz gibi sırıtıyor.
Ben şahsen turkcell’i haklı buluyorum. Üstteki yorum yapan; Mehmet kullanıcısına katılıyorm.
her gün kendi müşterisi dahil çoğu kişinin gözünde itibar kaybeden turkcell bu hamlesiyle benim kanaatimce daha çok tepki çekecek.
zira fahiş fiyat kullanıcıyı yeterince mağdur ederken, turkcell’in müşteri politikaları ve gerçek dışı reklamları insanların kendilerine olan bakış açılarını daha da sertleştirirken bu tip bir olay türkiye’nin en büyük gsm operatörüne hiç ama hiç yakışmadı.
yakıştıramadım.
Yaa tarık sen şu r10’da sayfalara like satan kişi değil misin? sanki senin bir kuyruk acın var da onun için böyle yorumlar yapıyorsun gibime geliyor. neyini haklı buluyorsun turkcellin bi anlat bakalım.
Tekrar yorum yapıyorum kusra bakmayın; Bu sefer de murat beye katılıyorum. Fiyat konusunda; geçenlerde iphone aldım kendilerinden tahattütlü. Bana alacakları paranın yaklaşık 2 katı fazla ücret ödettiler. (iphonenin ücreti değil, zaten iphonenin 2 katı onu geçtim de ; yaptıkları ücretin dahi 2 katı. ) biraz karışık evet; kendilerinden aldığım üründe bir borcumu 200 lira fazla ödemişim. Beni haberdar etmediler, ben kart extreme bakınca öğrendim ve geri istedim vermediler. Bende cok ugrasmadım nası olsa alırım diğer tarafta hakkımı her neyse; 2 ay sonra bir borcumu 50 lira eksik ödeyince (karttan oto çekiyorlar; kartta para yokmuş) yaklaşık 4 gün (tatildeyken) beni üst üste aramışlar.. Sonra konuştum ödedim borçlarını lanet olsun geri de veremiyorum.
SM.co yu bir süredir takip ediyorum. Bağımsız ve güncel haberlerini beğeniyor ve sosyal medya içi gelişmelerden haberdar oluyorduk. Ancak üzülerek söylemeliyim bu yazı tam bir kişisel mastürbasyon olmuş. Titre bende “founder of the leading turkish social media x!dklk” yazsam böyle geçirebilir miyim diye düşünüyorum. Kişi yarattığını kendi silahı olarak kullanmaya başlar ise başka algılar oluşur “olum bak git”ler başlar.
You have just unlocked “kabak tadı” badge.
Saygılar.
Yasin yanlışın var like satmıyorum sayfa satıyorum.
Turkcell’in blog takımı da mı var acaba? Daha 1 saat geçmiş, Fatih Güner’e saldıran epey bi’ yorum gelmiş :).
Ama Fatih hocam, bir yoruma hak verdim: Turkcell böyle şeyler yapıyorsa, hiç değilse şu noktadan sonra Turkcell’i bırakmak en akıllıca hareket olacaktır. Hem de tepkisel olduğu için ayrıca iyi olacaktır. Ben Turkcell’i kullananlar arasında “İyi çektiği için kullanıyorum.” gerekçesinden başka bir gerekçe göstereni görmedim – hatta çoğunlukla bu gerekçeye karşı kendi kendilerine “Pahalı ama yapacak bir şey yok.” diyorlar. Eh, ben de çekmediği için diğer iki firmanın birinden ötekisine numarasını taşıyan biriyim. (Reklam zannedilmesin diye hangisinden hangisine geçtiğimi yazmıyorum.) Epey memnunum, çekmeme gibi bir sorunum yok artık.
Bu durumda Turkcell’i haklı bulanların olduğu ortamda, ne bekliyorsunuzki? Sonuna kadar haklısınız.
Ben de 11-12 yıldır Turkcell kullanıyorum. Hiç çekmeme problemi ile karşılaşmadım. Hatta tatile gittiğimiz ege koylarında bir operatör çekiyorsa bu hep turkcell oldu.
Turkcell sayfasına beğenmişseniz ondan reklam almayı kabul etmişsiniz demektir. Burada bir sorun yok. Ben de işim gereği 30 tane özel alışveriş sitesine üyeyim. ama sahte bir hesapla. zira onların reklamlarını kişisel hesabımda istemiyorum.
Foursquare e, parasıyla isteyene badge satma özelliği gelecekse eğer bunu ilk kullananın turkcell olması onların kötü iş çıkarttığını değil aksine iyi iş çıkarttığını gösterir. hatırlatırım twitter ada ilk reklamı turkcell vermişti. Peki can sıkıcı mı? evet nefret ettim ama bunu için turkcelle değil foursquare e kızarım. turkcelle ancak böle bir hizmeti herkes kullanır ama turkcell hala kullanmıyor olsaydı kızardım.
arkadaşlar bir yanlışınız var sanırım. Fatih Bey, Turkcell reklamı görmekten dolayı şikayet etmiyor. kendisi Turkcell’in reklamını bilmeden, kendi hesabından yaptığı için şikayet ediyor. eğer Sosyalmedya.co’da okuduğunuz yazılar Twitter’da ‘oh çok güzel haber arkadaşlar kesin okuyun’ diye bir tweet ile hesabınızdan otomatik olarak paylaşılsa, siz de bu duruma isyan ederdiniz herhalde. turkcell’in yaptığı da buna benzer bir şey.
@Erdal. Bence siz anlamamissiniz olayi hocam. Arkadaslar demek istiyor ki senin hesabindan marka ile ilgili rozet kazanimi post ediliyorsa bile buna izin veren, bu yapiyi kuran ve pazarlayan foursquare. Sanki Turkcell foursquare sistemine sizip insanlarin hesabindan post atiyor, spam reklam yapiyor. Bu yonteme “Tuzak” pazarlama adi verilebilir, bence de hos degil ama foursquare izin verdikten sonra bu pazarlama yontemini kullanan firmayi elestirmek kotu nuyetten baska bir sey degil. Elestirilecekse foursquare elestirilmeli. Yarin birgun Twitter markalara “Bana para ver, seni takip edenlerden bazilarinin hesabindan random mesaj gondereyim markanla ilgili” derse kullanan marka degil Twitter’i elestirmek lazim. O acidan komik olmus bu haber. Protesto edelim foursquare’i markalara boyle izin vermesin deseniz mantikli, bu sekliyle mantiksiz.
Ben ilk yazının üslubunu da mantığını da doğru buluyorum. Tamamen objektif bir sm takipcisi olarak – buna webrazzi dahil- smco’nun turkcell-4square olayındaki tutumunu gayet sağlıklı ve hatta ideal buldugumu söylemeliyim. Burada bir de eleştiri yapayım smco yazarına: bu olayı kişisellestirmeden yolunuza devam edin. Muhtemelen bir sürü tlf geldi, baskı oluştu ve defansif karakterli bir reaksiyon yazısı yazdınız. Buna gerek yok :) cunku haklısın sen! 1999’dan bu yana turkcell kullanicisi bir vatandaş olarak 4square yazınızı destekliyorum ve fakat 2. yazıyı fazla duygusal bulduğumu da ekliyorum. Neyse, durmak yok yola devam. ben sizi de webrazziyi de, eticaretmagi de okumaya devam edeceğim…kar odaklı olsun olmasın, kaliteli/değer yaratan işler yapanları seviyoruz :)) Başarılar!
Yahu bir kere siteye kayıt olduğunuzda MUTLAKA FACEBOOK İZNİ İSTER! Duvarında paylaşma izni veriyorsan BUNA ENGEL OLAMAZSIN, turkcell’in her türlü bunu yapmaya hakkı var. Turkcell’i geçtim, facebook’un gizlilik koşullarında var zaten bu.
Herşey bir yana, Kapitalizmin göbeğinde yaşarken bu çırpınışlar haykırışlar neden sayın Fatih Güner ? Nitekim eğer ki Turkcell Facebook üzerinde sizin izninizle duvarınza yazı yazdıysa bunda ne var ? Size kendi rozeti verdiyse bunda ne var ? Biraz akılcıl düşünmemiz lazım.
Yemin ediyorum, yorumları okuduktan sonra Turkcell’in bir binasında, ufak bir odaya doluşmuş, enerji içeceği içerken haber sitelerine, bloglara yorum bırakan şişman, 30 yaşına gelmiş, asgari ücretle çalışan elemanlar geldi aklıma! :)
Yorumların birbirine cümle cümle benzemesi bir yana, Fatih Güner’in yazdıklarını çarpıtmalar, Turkcell’e methiyeler düzen girişler yapmalardan sonra bir de “Çırpınma Fatih, senin de hoşuna gidecek!” anlamına gelen bir yorum daha görünce dayanamadım, kıkır kıkır gülmeye başladım. Oturduğum kafede bana dik dik bakanlar var.
Siyasi partilerin bünyelerinde bile “haber sitesi yorumcu ekiplerin” varlığı bilinen bir şeyken, Turkcell gibi dev şirketlerde olması düşüncesi de gayet mantıklı. Fatih Bey, sizden bu konuda da bir araştırma yazısı bekliyorum artık.
Bu, Turkcell’in ne ilk, ne de son vukuatı olacak. Bilinç düzeyi düşük bir kitleden istifade etmek, o kitle sayesinde haksız kazanç elde etmek hiç etik bir tutum değil. Kaldı ki Turkcell’den etik davranış beklemiyorum bile. Pazarlama konusunda şeffaf olmayan bir şirketin, gözümde pul kadar değeri olamaz. İğreniyor, tiksiniyorum…
Fatih Güner hakkında, ‘taraflı’ olduğunu beyan eden yorumlar okudum. O yorumları yazanlara şunu sormak istiyorum; Etrafınıza bakarak, tamamiyle objektif, kapitalizme kurban gitmemiş bir yayın organı gösterebilir misiniz bana?
(Burada falan kişi tarafsızdır, objektif değildir demiyorum. Kaldı ki beni ilgilendiren taraf da o nokta değil. Yorumumun devamında asıl üzerinde durulması gereken mevzulardan bahsedeceğim)
Sanki yaşadığınız hayat çerçevesinde, hep şeffaf şeylerle mi karşılaştınız da burada yorumlar ile siper alıyorsunuz?
Ben şahsen, ‘tarafsız’ kelimesini sevmem. Bana göre insan, taraflı olmalıdır. Ancak doğru tarafta. Tarafsız olmak demek, suya sabuna karışmadan değirmeni döndürmek demektir. ‘Aman başım ağrımasın’ düşüncesiyle, Sosyal Medya’cılık oynanmamalı. Varsa bir yanlışı olan, gözünün yaşına bakılmamalı.
Buradaki haber, objektif mi yoksa değil mi? Bence asıl soru, bu haber gerçekleri yansıtıyor mu? Olmalıdır. Benim için haber gerçek olduktan sonra, gerisi önemli değildir. Kişisel düşünceler, tutumlar beni ilgilendirmez. Ben bir olay, kurum, kişi ve/veya kuruluş hakkında, doğru haber yapan kişilerin daima destekçisi olurum. Doğruları söylesin yeter. Diğer türlü ‘gg’ mantığıyla zaten bu işler yürümez. Mangal gibi yüreğiniz yoksa, bu yüreği taşıyanların destekçisi olun. En azından faydalı bir iş yapmış olursunuz. Mangal gibi yürek de zaten dürüstlükten, gerçekçilikten geçer.
Gelelim benim Turkcell hakkındaki kişisel yorumuma. Katılın veya katılmayın hiç sorun değil ama yazacağınız yorumu, mantık çerçevesinden geçirin lütfen.
Hayatımda Turkcell’den başka GSM Operatörü kullanmadım. Bunun sebeplerinden, aklıma gelen bir kaçını yazayım.
* Ergenlik döneminden beri, aile ve çevresel şartlanmalar sonucunda, Turkcell’den başka bir operatör kullanmayı düşünmedim.
* Neden Turkcell kullanmalıyım? Sorusunu kendime daha önce hiç sormadım.
* Bilinçaltıma işlemiş olan Turkcell imajından ve güvenilirliğinden, ‘bize yanlış yapabileceğinden’ hiç şüphe duymadım.
Sabrım neden taştı?
* Benden izin almadan, her türlü reklamı tarafıma göndermeyi kendine hizmet gördüğü için. Müsteri hizmetlerine geçmişte de bu durumu izah etmeme rağmen, hala reklam almaya devam ediyorum.
* Geçmişteki bütün ücretsiz hizmetlerini, ücretliye geçirdiği için. (Buradaki yakınışım, ücret almaları değil, ücretsiz servisleri, ücretliye taşımalarıdır)
* Reklamlarında bolca ‘yuh’ dedirtecek cinsten, hatalı bilgilendirme ve/veya bilgilendirmemeye sahip olduğu için.
* İnsanların kültürel, çevresel, kişisel vb. zafiyetlerinden köküne kadar rant sağlandığı için.
* Kampanyalarında kullanıcıyı değil, aslında kendini düşündüğü için. TİKSİNDİM!
Şirketin yapması gerekenler;
Türkiye’nin önde gelen iletişim şirketi olacaksın ama milleti kazıklamayacaksın!
3G-4G-piksel gibi teknik terimleri, çoğu bilinçsiz bu halka, ‘asıl’ ihtiyacı olmayan şeyleri, olmazsa olmaz gibi göstererek, gözünün içine sokmayacak, bundan fayda sağlamayacaksın.
Turkcell iletişime ‘hız’ getirdi. Doğru!
– Anne kontörüm bitiyor, kapatıyorum çabuk söyle!
gibi konuşmaları azaltmak için, iletişimi ucuzlatacaksın.
Müşterilerin kullanamayacakları, kolpa kampanyalar ile göz boyamayacaksın. (10.000 sms ile 1000.000 sms arasında fark yoktur. Çünkü bir ay boyunca, günde 100 sms gönderen bir kişi, ay sonu geldiğinde, hala 7000 tane sms hakkı olduğunu görür ama diğer aya devredilmez. İyi ama ben 10.000 sms için para ödedim!
– Kullanamıyorsan almayacaksın!
– Geçen ay çok kullandığım için de (uyarı mesajı gelmişti oysa…
Yani kullanamayacağınızı bilerek, reklamlarda, orada burada bağıra bağıra bu kampanyaları anlatmanın alemi nedir? Tabiki kandırarak haksız kazanç.
* Sesli mesajı OLMAYAN kişilere;
… tarihinde 7565 numarasından ” 1 yeni sesli mesajınızı dinlemek için lütfen 7565′ i arayın. 7565′ i aramak arama başına sadece 50 kuruş’ tur ” gibi mesajlarla insanları yanıltmayacaksın.
Daha bunun gibi niceleri var ancak zaman yetmez yazmaya.
Bu arada yorumlar neredeyse ‘çekiyor, çekmiyor’ mevzusuna getirilmiş. Yahu burada Turkcell nerede çekiyor veya çekmiyor diye bir konu tartışılmıyor ki! Neden konuyu çarpıtıyorsunuz?
Yazarın asıl anlatmak istediği mevzu, kandırılma temalı. Okuduğunu anlayamayan yurdum insanı ne yazık ki yanlış anlamalar neticesinde, konunun odak noktasından dışarıya taşan yorumlar yazmak durumunda kalıyorlar.
Evet, Turkcell’de diğer büyük pek çok şirket gibi insanları kandırarak gelir sağlamaktadırlar.
Rakibiniz (burada rakipten kasıt müşteridir) güçsüz ise, hamleleriniz basit olacaktır.
Eğer rakipleriniz (müşterileriniz) güçlü olsalardı, bu basit hareketlerle, mücadele edemeyecek, daha farklı, yüksek zeka ürünü politikalara eğilim göstermek zorunda kalacaklardı. (Kişisel tercihim, dürüst olarak ‘neysek oyuz’ mantığıdır ama Turkcell ve türevleri bunu ne yazık ki uygulamak istemezler)
Koskoca şirket olmuşsun, tanımayan kalmamış ama hala üçün beşin peşinde, hala reklam peşinde, hala kolpaların öncüsüsün. Yazıklar olsun sana Turkcell!
İsminin yarısı Türkçe, yarısı ingilizce hala Türkiye Türkiye yırtınmaya devam ediyorsun. Daha ben sana ne diyeyim?
Geçen süre zarfında, artan bilinç düzeyim ile birlikte, daha çok sorgulayan bir birey olmamla beraber, Turkcell’den vazgeçme kararı aldım. Zaten uzun bir süredir cep telefonum kapalı durumda masamın üzerinde duruyor.
Hangi GSM Operatörünü kullanacağım konusundaki sorunuza da hemen cevap vereyim.
Seçeneklerim neler?
@Orkun Yılmaz
Türkcell hakkındaki ilk yazıyı sonuna kadar destekliyorum. Zaten o yazıyı önce cesurca yazıp sonra adını korkup adını değiştirmelerinden sonra bu siteye olan güvenim tamamen bitti ve ben bunu dile getirdim. ;)