x

Kendinizi tanımlarken bu kelimeleri kullanmayın

Kendinizi tanımlarken bu kelimeleri kullanmayın

İş başvurularında işverenin bizi tanıması için kullandığımız sıfat ve tanımlamalar aslında sandığımızdan daha önemli. İster CV’lerde, ister mülakatlarda olsun kendi ağzımızdan kendimizi nasıl tanımladığımız iş tecrübelerimiz kadar önem teşkil ediyor.

Diğer bir deyişle bu tanımlamalar bizim kendimiz için oluşturduğumuz referanslar. Ancak bu sıfat ve tanımlamaları seçerken sadece olumlu özellikleri işaret ediyor diye seçimler yapmak çok da doğru değil. Hatta kulakta çok havalı tınlayan bazı sıfatlar sizin işe alınmanızı olumsuz bile etkileyebilir.

Şöyle de düşünebiliriz; ilk defa tanıştığınız biri ne iş yaptığınızı sorduğunda örneğin reklam sektöründe çalışıyorsanız, “Reklamcıyım” dersiniz, değil mi? Bir de şöyle dediğinizi düşünün: “Birinci sınıf müşteri ve kullanıcı deneyimleri yaratan ve sunan, tutkulu, yenilikçi, dinamik kimliğimle öne çıkan bir reklamcıyım.” Hangisi daha gerçekçi sizce?

Peki CV’nizde yazdığınız tanımlamaları gerçek hayatta kendinizi tanımlamak için kullanıyor musunuz? Kağıt üzerinde ve gerçek hayatta aynı kişi misiniz? Bazı sıfatları bazen insanların sizi tanımlaması için onlara bırakmalı ve kendinizi potansiyel işverenize tanımlarken işte tam olarak bu sıfatlardan kaçınmalısınız.

Yenilikçi

Çoğu şirket yenilikçi olduğunu söyler, çoğu insan da keza öyle. Ama aslında öyle değillerdir. Nitekim yenilikçi olmak başarı için önemliyken bir zorunluluk değildir.

Gerçekten yenilikçi olabilirsiniz. Ama bunu söylemek yeterli değil. Bunu göstermelisiniz. Potansiyel işverenlerinize “Ben çok yenilikçiyimdir” demek yerine yenilikçi vizyonunuzla başardığınız işleri gösterin, onlara bunu kanıtlayın. Daha önceki çalışmalarınızda yenilikçi yaklaşımınızla hangi sorunları çözdünüz; bunları anlatın.

Birinci sınıf

Hitchcock birinci sınıf bir yönetmen olabilir ya da Beatles birinci sınıf bir müzik grubu. Ama sanmıyoruz ki biriyle tanışırken “Merhaba, ben Hitchcock, ben birinci sınıf bir yönetmenim” demiş olsun.

Nitekim tüm dünyaya mal olmuş, eserleri ve aldığı ödüllerle bunu kanıtlamış kişiler için bu sıfat kullanılabilir. Peki iş hayatında? Kime göre, neye göre birinci sınıf? Sektörünüzde “Birinci sınıf” sınırlamasını kim belirtmiş ki o siz olasınız? Bu yüzden “Birinci sınıf bir reklamcıyım” tanımlaması sizin için ters tepebilir, kullanmayın.

Birinci Sınıf

Otorite

Herkes üzerinde çalıştığı konu hakkında az çok yetkili. Ama “Ben otoriteyim” derken ne kadarını kastediyorsunuz? “Sosyal medya pazarlamasında otoriteyim” demek çok da kulağa olumlu tınlamıyor. Yenilikçilikte olduğu gibi bu yetkinliğinizi işlerinizle, geçmiş projelerinizle göstermelisiniz.

Çözüm odaklı

Çözüm odaklı olmayan biz bir iş alanı ya da pozisyon duymadık. Zaten bu her işin özünde yok mu? Her işin sonunda bir çözüme, bir hedefe ulaşmaya çalışmıyor muyuz? Bu yüzden “çözüm odaklı”yı da listenizden silin.

Yaratıcı

Fark yaratmayan, artık herkesin kullandığı tanımlardan da uzak durmakta fayda var. Zira artık herkes, nasıl oluyorsa, “yaratıcı”. LinkedIn’de bir anahtar kelimesi araması yapın, kaç milyon kişinin yaratıcı olduğunu görün.

Yaratıcı olmak diğer yandan kelimelerle tanımlanamayacak bir özellik. Bu sebeple “Ben yaratıcı bir kişiliğe sahibim” demeden yaratıcı olduğunuzu düşündüğünüz çalışmalarınızı potansiyel işverenize göstererek onun sizi yaratıcı olarak tanımlamasına müsaade edin.

Yaratıcı çalışan

Tutkulu

“Tutkulu” demek “Yaptığım işi seviyorum” demeyi abartmanın bir yolu. Diğer bir deyişle “Tutkulu bir reklamcıyım” değil, “Markalar için fark yaratan kampanyalar yaratmayı seviyorum” diyebilirsiniz. Ya da tutku kelimesi yerine “odak”, “uzmanlaşmış” gibi kelimeler kullanabilirsiniz.

Eşsiz

Sizden bir tane var, elbette ki siz eşsiniz; ancak yaptığınız iş eşsiz değil. Her gün aynı işi milyonlarca kişi yapıyor. Nitekim işverenler de eşsiz bir iş çıkaracak kişinin peşinde değil; sadece “daha iyi” olmanızı bekliyorlar. Bu yüzden her abartı sıfat gibi, “eşsiz” de listenizde olmasa da olur.

Yorumlar (0)