Günümüz ilişkilerinin en çok zarar görmesinin sebebi, oportünist algının yaygınlığı. Bireysel konforun ön planda tutulması, ilişkinin kattığı artıların görmezden gelinmesini sağlıyor. Özellikle ilk zamanlardaki coşkunun yerini anlaşmazlıklar ve tartışmalar almaya başladığında, herkes yeni bir arayış içine giriyor. Kimsenin mükemmel olamayacağı bir dünyada, kendimiz bile mükemmel değilken, inatla mükemmeli arıyoruz. Peki neden?
1. Hazır olmamak.
İnsanlar genelde birine sadakat sözü vermeye, kendini adamaya, karşılıksız sevmeye hazır değil. Beklemek istemiyorlar, her şeyi bir anda istiyorlar. Hislerinin gelişip büyümesine izin vermiyor, bu gelişim için olmayacak bir zaman limiti koyuyorlar.
2. Aşk, diğer hislerle karıştırılıyor.
Bir bunalım anında canları sıkılıyor; hayatlarına yeni giren kişiyle hemen bir şeyler yapmak, onlarla paylaşım içerisine girmek istiyorlar. Sıkıcı bir hayat yaşamak istemiyorlar ve bu sebeple hayatlarını bir maceraya dönüştürecek, eğlenceli bir partner arıyorlar. Ancak daha sonrasında romantik bir ilişkiye dönüşecek değişikliğe her zaman hazır olmayabiliyorlar.
3. Rutine bağlıyor.
Bir süre sonra, insanlar aşka zaman ayıramıyor. Daha tüketilebilir şeylerin peşinden koşmaya başlıyor.
4. Hemen sonuç almak istiyorlar.
Aşık olacak gibi olduklarında, ilişkileri hemen olgunlaşsın istiyorlar. Ancak karşılıklı anlayış ya da olgun bir ilişki, yılların getirdiği bir şey. Bugün birçok insan, aşkın zaman harcamaya değmediğini düşünüyor.
5. Güçlerine ziyan ediyorlar.
İnsanların birçoğu, zamanını bir kişiyle harcamaktansa birçok kişiyle harcamayı tercih ediyor. Açgözlülükleri yüzünden, her şeyi tek seferde istiyorlar. İlişkiye başladıktan kısa bir süre sonra, “daha iyisini” bulmak için uğraşıyorlar. Oysa daha iyisi denen şey aslıda var olan bir şey değil, çünkü kimse mükemmel değil. Bu arayışa giren kişi de mükemmel değil. İnsandan insana geçerken, gerçek bir efor kaybı yaşanıyor.
6. Teknoloji bağımlılığı.
Teknoloji bizi yakınlaştırdığı gibi boğan da bir şey. İnsanlar, sesli mesajdan video aramalara, sohbetlerden mesajlaşmaya, teknolojinin sunduğu birçok nimetle kolaya kaçıyor. Kısa sürede birbirlerini kolayca tanıyıp, ilişkiyi kolayca tüketiyorlar.
7. Tek bir noktada uzun süre kalamıyorlar.
İlişki insanı olmadıklarını düşünüyorlar, bir yere yerleşmek bile onlara korkutucu geliyor. Kalıcı her şeyden kaçıyorlar.
8. Cinsel özgürlük.
Jenerasyonumuz, cinsellikle aşkı birbirinden ayırmış durumda. İnsanlar ilk cinsel yakınlaşma yaşayıp, sonrasında ilişki isteyip istemediklerine karar veriyor. Bu da genelde, “istediğini elde etme” aşamasından sonraki özgürlüğe çıkıyor.
9. Çok fazla mantık aranıyor.
İnsanlar artık küçük hesapların peşinde. Kalplerini dinlemektense, her şeyi hesaplamaya çalışıyorlar.
10. Çok fazla şeyden korkuyorlar.
İlişkilerden, hayal kırıklıklarından, duygusal yaralardan, kırık kalplerden. Bu sebeple, kimse hayatına birini almak istemiyor. İnsanlarla aralarına duvarlar örüyor. Kimse içeri giremiyor.
11. İlişkilere artık saygı duyulmuyor.
Kalpler o kadar çok kırılmış ki, artık kişiye birini sevmek anlamsız geliyor. Etrafı hayal kırıklıklarıyla sarılmış oluyor.
Yorumlar (0)