Steve Jobs, “içgüdüler aklın gücünü gösterir” demişti. Jobs’un bu düşüncesini bilim de destekliyor. Görünen o ki içgüdüsel hareketlere yeteri kadar saygı göstermiyoruz.
Büyük kararlarla ilgili durumda içgüdüsel hareketle verilen kararlar aslında sizin zekanızın verdiği bir karardır.
Bir otomobil satış firmasının yaptığı araştırmaya göre içgüdüsel sezgilerine göre otomobil seçen müşterilerin %60’ı araçlarından memnun olurken, belli bir araştırma ile otomobille karar verenlerin ise sadece %25’i otomobilinden memnun kalmaya başarmıştır.
İlk insanlardan bu yanan yapılan içgüdüsel hareketler insanlığın ayakta kalmasını sağlamıştır. Günümüzde ise bu özelliği pek kullanmayı başaramıyoruz ve sezgilerimizi düzgün dinlemeyi de başaramıyoruz.
Hayatta daha iyi kararlar almak için sezgilerimizi dinlemeyi ve bunlar arasında doğru olanı seçmeyi başarmamız gerekiyor. Bunun için de sezgilerine göre hareket eden insanları taklit etmeye başlayarak kendi sezgilerinizin sesini aça bilirsiniz.
İç seslerini duymak için tempoyu düşürürler
Yoğun yaşam temposunda kişilerin iç seslerini duyması pek mümkün değildir. İç sesini duymak için kişinin önce var olan yaşam hızını düşürmesi ve her şeyden biraz uzaklaşıp sakinleşmesi gerekiyor. Her gün kısa bir yürüyüş bile her şeyden uzaklaşarak kendinize zaman ayırıp sezgilerinizi dinlemek için harika bir yoldur.
Kendi sezgilerini dinlerler
Bazı insanlar diğerlerinden farklı olarak iç organlarından gelen sesi bile görmezden gelmek yerine iç ses olarak algılarlar. Ve analitik olarak mantık süzgecinden geçirmeden bazen bu sesleri içgüdüsel ses olarak algılayıp buna göre kritik kararlar verebiliyorlar.
Siz başkasının sezgilerine veya kendi sezginiz olarak algıladığınız diğer seslerden etkilenmeden sadece kendinizin gerçek sezgilerinize göre hareket etmelisiniz.
Empati yaparlar
Eğer sezgileri güçlü kişilerin akıl okuduğunu idda edersem bu yanlış olur bu yüzden bu söz yerine sadece empati yapabildiklerini söylüyorum. Bunda bir büyü veya sihirbazlık yok, sadece karşıdaki kişinin neler düşünebileceğini ve hareketlerin den yola çıkarak aslında ne demek istediklerini anlayabilmekten geçiyor. Kısacası kendilerini karşısındakinin yerine koyabilmeyi başarıyorlar.
Empati yapmak sadece sizi doğru sonuçlara götürmez ayrıca ikili ilişkilerde daha başarılı olmanızı da sağlar.
Yaratıcılıklarından beslenirler
Pek çok araştırmacı yaratıcılığı tanımlamaya çalışmış; kimisi yaratıcılığı bir sezgi süreci olarak benimsemiş, kimisi ölçüm ve kişilik üzerinde durmuştur. Bu tanımlamalar daha çok tanımlamanın yapıldığı alanlara göre değişiklikler göstermektedir.
Tüm bunların çok küçük yaşlarda başlaması gerekir ki yaratıcılık konusunda başarı artabilsin. Düşüncenin, yaratının değeri çok erken yaşlarda verilmelidir. Yaratıcı süreç de her şeyde olduğu gibi gereksinmeler çerçevesinde varlığını sürdürür. Zamanla gelişen bu özellikleri yaşamın her alanında kullanarak başarıya ulaşmayı daha da kolaylaştırır.
Hayallerini analiz ederler
Eğer sezgi gücünü bilimsel olduğunu kabul ediyorsanız rüyalarında birer sezgiye dayandığını kabul etmek saçma olmazdı. Tabi bazen rüyalar çok saçma görünebilir ama muhakkak orda bile verilen bir mesaj vardır. Bu kişiler sabah uyandığında ne garip bir rüya olduğunu düşünmek yerine bu rüyada verilen mesajı anlamaya çalışırlar.
Hepsini bir araya getirdiğimizde:
Bilimsel olarak açık olan; sezgiler gücü kişinin zekasından alan ve doğrultuda kararlarımızda daha doğru kararı almamızda önemli etkileri olan bir güçtür. Neyse ki sezgi, kişinin günlük alışkanlıklarına entegre edebileceği ve sürekli pratik yaparak geliştirebileceği bir şeydir.
Yorumlar (0)