Herkes sesini birilerine duyurmak ister. Bazen bir şeylere dikkat çekmek amacıyla konuşur insan bazen de var olan gürültüde sesini duyurmak ister. İnsanlarla diyaloğa girip dinlenilmediğini hissetmek kadar kötüsü yoktur.
Toplantılarda ve ortamlarda konuştuğunuzda kimsenin sizi dinlemediğini ve bu sorunu hep yaşadığınızı düşünüyorsanız sorun sizsiniz demektir. Her ortamda çok iyi dinleyici olan bir kaç kişi vardır ama siz onların ilgisini çekecek bir konuda ya konuşmuyorsunuz ya da onların sizi dinlememesi için bir sebep vermişsinizdir onlara.
Aşağıda muhtemelen yaptığınız ve kullanmamanız gereken birkaç iletişim hatasından söz edeceğim. Bu hataları yapmamaya bugünden başlayabilirsiniz.
Mızmızlanıyorsunuz
İnsanların gerçekten mızmızlanma kapasitesine kadar düşmesine anlam veremiyorum. Bir toplumda mızmızlanıyorsanız ya ortamda bulunmaktan memnun değilsinizdir ya da çevrenizdeki kişilerden memnun değilsinizdir. Bunu fark eden insanlar neden sizi dinlesinler ki?
Bu memnuniyetsizliğinizi daha mantıklı bir şekilde dile getirmelisiniz.
Sadece kendiniz ile ilgili düşünüyor veya konuşuyorsunuz
İletişim birkaç kişi arasında gerçekleşen bir etkileşimdir. Siz bunu yapmak yerine bencilce sadece kendinizden bahsedip başkalarını dinlemiyorsanız sorun yaşarsınız.
Susmuyorsunuz
Sürekli konuşan ve kendini tekrar eden birine ne kadar katlanabilirisiniz? İnsanlar sadece sıkılmakla kalmaz aynı zamanda etkileşim bile kuramazlar. Bir müddet sonra sizi duymazdan gelmeye başlarlar. Monoton, kendini tekrarlayan konuşmaları bırakın.
Söz kesiyorsunuz, lafa karışıyorsunuz
Birileri konuşurken sözlerini kesmek sadece dikkatlerini dağıtmayacak ayrıca size karşı tepki duymalarına da sebep olacaktır. Sonrasında siz konuşmaya başladığınızda ise, sizi dinlemekten çok sizin ne kadar anlayışsız bir insan olduğunuz ile ilgili düşüncelere dalacaktır.
Daha hızlı düşünüyor olabilirsiniz ama başkalarının ne söyleyebileceğini bilemezsiniz. İnsanların konuşmalarını tamamlamalarına izin verin ve notlarınızı tutun.
Söze “yanılıyorsunuz” diye başlıyorsunuz
İnsanları dinledikten sonra söze hiç bir zaman “yanılıyorsunuz, kesinlikle katılmıyorum” gibi sözcüklerle başlamamlısınız. İnsanların fikirlerini küçümseyici tavırlar sergilemek size sadece daha fazla düşman kazandırır ve size olan saygıyı yok eder. O saatten sonra karşı tarafın beyni sizin yanlışlarınıza ve bencilliğinize yönelecektir. İnsanların fikirleri üzerinde düşünün ve hakaret olmadığı sürece saygı duyun. Böylece sözünüzün fazileti kaybolmaz.
Yalancı çobanı oynuyorsunuz
Daima şaka yapan, yalan söyleyen biri olduğunuz zaman kimse size inanmaz. Söyledikleriniz bir müddet sonra insanlara itici gelmeye başlar ve sizden uzaklaşırlar. Daha kötüsü ise, bir gün gerçekten önemli bir şey olduğunda, karşınızda inanacak kimseyi bulamayacaksınız.
Önemsiz şeyler söylüyorsunuz
Bazı insanlar saatlerce konuşur ama konuşmaların içeriğine baktığınız zaman bir sürü önemsiz şeyler görürsünüz. İnsanların kendinizden bahsettiğiniz önemsiz şeyleri duymak isteyeceklerini sanmıyorum. Ayrıca bu kadar boş vakitleri oacağı konusunda da pek emin değilim. Söyleyeceğiniz şeyin ne kadar önemli olduğunu ölçün sonra konuşmaya başlayın.
Ghandi’nin söylediği gibi: “Sessizliğin anlamsızlığını yok ediyorsa konuş, yoksa söyleme gitsin.”
Konunun dışına çıkıyorsunuz
İnsanlar ile diyalog kurduğunuz zaman diyaloğu geliştirmek için konuşmalısınız. Konu ile alakasız veya ortaya konulan önerilerin altında önerilerde bulunarak kendinizi önemsizleştiriyorsunuz. Daima daha iyi önerilerde bulunmaya çalışmalı ve sorunu gidermeye yönelik çabalar sarfetmelisiniz.
Daima kötümser, negatifsiniz
İnsanların çoğu daima olumsuz görüş belirtilmesini motivasyonu düşürücü ve acı verici bulur. Daima iyimser omak zorunda değilsiniz ama söyleyecek olumlu bir sözünüz yoksa ortaya koyacağınız olumsuz bir görüş problemi daha iyi bir noktaya taşımayacaktır.
Kimseyi dinlemiyorsunuz
Aktif bir dinleyici konuştuğu zaman saygıdan bile olsa herkes onu dinlemek zorunda hisseder. İnsanlar konuştuğu zaman ilk göreviniz onları dinlemek olmalıdır. Konuştuğunuz zaman ne kadar çok aktif dinleyiciye sahip olduğunuzu göreceksiniz.
Dinlememe aslında bir hastalık. Birisi yol tarifi ister, siz anlatırsınız ama o sizi dinlemez. Siz bir daha anlatırsınız, yine dinlemez. Yanınıza bir arkadaşınız gelir, o anlatır ve yer soran kişi anlasın veya anlamasın çeker gider. Dinlememe maalesef Türk Milleti içerisinde bir hastalık. Basit bir soru sorursunuz. Karşınızdaki cümle içinden bir veya iki kelimeyi alıp onun üstüne döndürür durur. Bu tür olaylar çok fazladır.
1. Karşımızdakini dinlemiyoruz
2. Dinlesek bile “dikkatli” dinlemiyoruz
3. Dikkatli dinlesek te “anlamak” için çaba sarf etmiyoruz, dikkatimizi vermiyoruz
4. Bize birşey anlatan kişiyi ciddiye almıyoruz, bazen de kendimizi daha büyük görüyoruz
Yani dinlememe olayının faili iki tane. Biri anlatan ve diğeri de dinleyen. Yazıda da aynı şey geçerli. 3 satırdan uzun yazıları es geçenlerin oranı % 97. Okuma tembelliği de var.
Bunları neden yazdım? İnsanlarımızın konuşurken, dinlerken ve okurken çok çok daha dikkatli ve saygılı olması gerekir. Bu hususları da belirtseniz daha iyi olurdu.