x

KÜF Project: Eyleme Dönüşmeyen 140 Karakterin Değeri Yoktur

KÜF Project: Eyleme Dönüşmeyen 140 Karakterin Değeri Yoktur

KÜF Project Ankara’dan çıkan bir grup gencin sokak sanatı aracılığıyla dertlerini anlattığı bir sosyal mob projesi. Önce Gaziosmanpaşa tabelasını Tosun Paşa’ya çevirerek ve videosunu internette paylaşarak isimlerini duyurdular. Ardından yine Ankara’da temaları Pacman, barış, futbol ve sigara olan sokak çalışmalarında yer aldılar.

Yine Ankara’daki Büyükşehir Küçük 1 TL çalışmaları ise onları televizyon kanallarına, gazete ve dergilere çıkardı.

Dijital iletişim kanallarını daha fazla kişiye ulaşmak için araç olarak kullandıklarını belirten KÜF Project son mobları olan Sosyal İçici Cemil’i ise İstanbul’da gerçekleştirdi ve biz de KÜF bu kadar ses getirince kendileriyle röportaj yapmak istedik.

Batuhan: İstanbul’a geldiniz, sosyal içici Cemil projesini yürüttünüz. Neydi Cemil’in demek istediği?

KÜF: En temel anlamda amaç 10 küsur yıl boyunca Tv’de dönen bir dizide, böyle bir karakterin var olduğunu hatırlatmaktı. Dallandırırsak bir çok sosyopolitik, nostaljik anlam yüklenebilir. Asıl önemli olan ise sokaktan geçen insanın o postere denk geldiğinde ne düşündüğü, ne hissettiğidir.

B: Neden KÜF Project? İsminizin Ekşi’deki bir entride de bahsedilen mimarideki Küf Manifestosu ile ilgisi olabilir mi? 1958’de yazılan bu manifesto rasyonalizme ve işlevselliğe karşı durur. Sizin içinde olduğunuz eylemlerin da anlatmak istediği bir şey var.

KÜF: İsimin neden KÜF olduğunu açıklamıyoruz daha önce de belirttiğimiz gibi, bu aramızda dönen bir muhabbet. Ama mimarideki Küf Manifestosuyla herhangi bir ilgisi olmadığını söyleyebiliriz. Biz de Ekşisözlük’teki giri sonrası öğrendik böyle bir kavramın varlığını. Düşünsel anlamda bizimle kesişiyor gibi, ilgimizi çekti. Kız filan tavlarken argüman olarak da kullanılabilir.

B: Yaptığınız çalışmalara ne isim veriyorsunuz? Eylem? Mob? Sosyal eylem?

KÜF: Belirttiğiniz kelimelerin hepsi uygun yaptıklarımızı tanımlamak için. Kendi aramızda ise spesifik bir isim kullanmıyoruz, isimden ziyade ortaya konan işin içeriğinin önemli olduğunu düşünüyoruz.

B: Videolarınızda odak noktası hep “şehir”, o da Ankara. Pacman çalışmasında kaldırımdaki mantarları, Tosunpaşa’da Gaziosmanpaşa’yı, Kuğulu’da ise altgeçidi kullandınız. Yaşadığınız şehir üzerinden mi anlatıyorsunuz kendinizi yoksa yaşadığınız şehri ve içindekileri eleştirmek mi asıl amacınız? Tabi ikisi beraber de olabilir.

KÜF: Biz Ankara’da doğduk, Ankara’da büyüdük, Ankara’da yaşıyoruz, Ankaralıyız. Dolayısıyla bizi biz yapan etkenlerin başında bu şehir geliyor. Bu şehrin sokaklarında kafamızda yanan ampülleri yine aynı sokaklarda dışavuruyoruz. Ankara’yla olan ilişkimizi kısaca böyle tanımlayabiliriz. Demeye çalıştıklarımızın, eleştirilerimizin muhatabı ise sadece Ankara’lılar değildir.

B: Var mı çalışmalarında feyz aldığınız sokak sanatçıları? Örneğin son zamanlarda iyice popüler olan Banksy hakkında ne düşünüyorsunuz?

KÜF: Banksy güzel bir abimizdir. Seviniz, takip ediniz. Dünya ve Türkiye’deki sokak sanatını elimizden geldiğince takip ediyoruz. Takdir ettiğimiz, bize ilham veren birçok sanatçı mevcut. Örneklemek gerekirse; SpY, Black Le Rat, Invader, Miss Van, Banksy, Blu, Shephard Fairey, Turbo, eine, WK Interact, PEZ, Zevs, Keith Haring, ROA, JR, S2K, Pank, Omeria, Merve Morkoç, Cins…

B: Sizin için aktivist diyebilir miyiz peki?

KÜF: Aktivizmin basitçe tanımı, toplumsal değişim meydana getirmek için yapılan eylemdir. Biz bu amaçlı eylemler koyduk ortaya, söylemlerimiz de aynı yönde. Önemli olan bizim bu söylemlerimiz, eylemlerimiz toplum üzerinde etkili, efektif olup olmadığıdır.

B: Türkiye’de aktivistseniz eğer insanlar tarafından kolayca etiketlenebilir, temelsiz önyargılara maruz kalabilirsiniz. İşin zorluğu bir tarafa eylemlerinizin yeteri kadar duyulduğunu/görüldüğünü düşünüyor musunuz?

KÜF: Genellikle olumlu tepkiler aldık, bahsettiğiniz durumlar şimdiye değin gerçekleşmedi. Ama insanlar bizim hakkımızda istedikleri gibi düşünebilir, dilediği gibi eleştirebilir. Bu büyük bir sorun değil hatta aksine bizim içeriden göremediklerimizi görmemizi sağlayan olumlu bir etken dahi olabilir. Önemli olan eleştirinin, yorumun içeriği, üslubudur.

Projelerimizin yeteri kadar duyuluyor, görülüyor mu? Yeterli sayı nedir ki? Kaç kişi yeterlidir? Tabii ki nicelik artarsa seviniriz. Ama bizim bu noktadaki birincil amacımız bizi takip eden kişilerin sayısını arttırmak değil hitap ettiğimiz kişiler üzerinde gerçek bir etki bırakmaktır.

B: Sizce sizi ve eylemlerinizi anlıyor mu insanlar? Anlamaları için özel bir çabanız ya da hassasiyetiniz var mı?   

KÜF: Biz projeler üzerine olabildiğince kafa patlatıyoruz. Amacımız gerilla etki yaratabilmek. Gören insanlara bir şey düşündürtmek, o insanları bir duygu haline sokmak. Projelerimiz hakkında yapılan yorumları takip ettiğimiz kadarıyla proje süresince hiç aklımıza gelmeyen çıkarımları yapanlar da mevcut, birebir demeye çalıştığımızı kavrayanlar da. Belirttiğimiz gibi tercihimiz de budur. Herkesin öncelikle kendi çıkarımını yapması… Uzlaşmanın olduğu ortamda düşünce bolluğu faydalıdır.

B: Bakarsanız siz gücünü internetten de alan, sosyal ağlar ile de beslenen bir yapısınız. İnternetin yayılım gücü olmasa bu kadar insan tarafından bilinme şansınız pek olmasa gerek. Sosyal medya kanalları için özel çalışmanız var mı? Sokak sanatında internetin rolü nasıl olmalı?

KÜF: İnternet ve sosyal ağlar yayılmamızda ve tanınmamızda oldukça etkili oldu, evet. Beğeniler bizi olumlu motive ediyor, eleştiriler ise çıkarımlar yapmamızı sağlıyor. Yani olabildiğince efektif kullanmaya çalışıyoruz bu kanalları. Ama baştan beri dediğimiz gibi bizim birincil amacımız sokaktır, gerçek hayattır. İnternet ise çok etkili bir iletişim aracıdır, ama sadece bir araçtır.

B: Sosyal medyada nasıl tepkiler alıyorsunuz, yeni fikirlerle gelenler oluyor mu?

KÜF: Fikirlerle gelenler oluyor, şu ana kadar aralarında uyguladığımız bulunmasa da bu yorumlar bize insanların sosyopolitik açıdan nelerden rahatsız olduğunu gösteriyor ve bizi ilerideki potansiyel projeler için yönlendiriyor.

B: Dijital aktivizm için ne düşünüyorsunuz? İnsanların internet üzerinden pasif sayılabilecek bir şekilde dahil ettiği ve böylece offline’da da tatmin olduğu bir düzen oluştu gibi. Sizin içinde olduğunuz eylemleri izleyip, size hak verip videonuzu takipçileriyle paylaşarak “tatmin” olabilecek aktif-pasif bir kitle var ve bu hep olacak. KÜF Project bu dijital konforun neresinde duruyor, bu konu hakkında ne düşünüyor?

KÜF: Aktivizm ve internet hakkındaki görüşlerimizi belirttik. Bize göre eyleme dönüşmeyen, gerçek yaşama sirayet etmeyen 140 karakterin de, iletinin de hiçbir değeri yoktur. Ne kadar pokelarsanız pokelayın gerçek bir öpücüğün tadını alamazsınız.

B: Yolda yeni projeler var mı? Yine şehir temasından mı gideceksiniz yoksa hedefler büyüdü mü?

KÜF: Kafada, cepte her daim bir proje mevcut. Bir sonrakinin ne olacağını biz de tam olarak bilmiyoruz genellikle. Hep beraber deneyimleyip göreceğiz.

B: Daha da popüler olacaksınız ve insanlar size ulaşmak isteyecekler. Sizi takip edenlere ya da belki size katılmak isteyenlere bir mesajınız var mı?   

KÜF: Bize katılmak isteyen insanlara hep dediğimizi diyelim: Bize katılmaya çalışmayın. Zira birebir tanımadığımız kimseyi projeye dahil etmiyoruz. Bizim isteğimiz insanların bizden bağımsız, KÜF ismine takılmadan bir şeyler yaratmaları. Zaten bir şeyler yapmaya çalışan, ortaya emek koyan insanlarla yolumuz illa ki kesişir bir noktada. Eyvallah.

Yorumlar (1)

  1. Yaptıkları kendilerini eğlendirmekten başka hiçbir amaca hizmet etmiyor. Bilakis sigara kliplerindeki icraatları haricindeki hepsi vatandaşın cebine dokunuyor. Çünkü sokaklarda bıraktıkları işleri temizlemek için belediyeler saat başı ücretle çalıştırılan temizlik firmalarına para ödüyorlar. Bu ödenen paralar bizim ödediğimiz vergilerden karşılanıyor. Barışı anlatmak için binlerce çeşit yöntem varken trafik tabelalarını kullanım dışı bırakmak, birde üstüne temizlenmesi için para ödetmek hiç akıl karı gibi görünmüyor. KÜF lenmiş zihniyetinizi temizleyip daha doğru işler yapın gençler. Türkiye bu işlerle bir yere gelemez.