2001 senesinde kurulan Fransız vente-privee.com, özel alışveriş kulübü sisteminin kurucusu olarak kabul edilir. İnternet üzerinden alışverişe farklı bir kavram getirmeyi amaçlayan şirketin kurucusu Jacques-Antoine Granjon, sınırlı bir süre içerisinde sınırlı sayıda ürünün internet üzerinden satışını hayata geçirerek başarısını altin harflerle hem internet hem de e-ticaret alanına yazdırır. 2009 senesine kadar davetiye üzerinden müşteri kabul eden vente-privee.com bugün herkese açıktır.
Ülkemizde ise bu işin öncüsü Markafoni’dir. İlk kampanyasını 1 Temmuz 2008’de yapan Markafoni, bugün açıklandığı üzere uluslararası bir yatırım şirketinden yatırım alarak dikkatleri üzerine çekti. Bu yazı özel alışveriş sitelerinin geçmişini incelemekten ziyade geleceği hakkında bir şeyler yazmak, sektörün de geleceğini ilgilendirecek olmasından dolayı kaleme alınmıştır.
Ülkemizde özel alışveriş kulübü mantığında kurulan ve çok da başarılı bir şekilde bugünlere gelen bir diger önemli isim de Trendyol. Geçtiğimiz aylarda sektörde çok sık rastlanmayan bir şey yapan Trendyol, Milla adında kendi markasını yarattı. Her şeyden önce hayırlı olmasını dileyerek bu yeni markanin hem alışveriş severlere hem de Türk internet camiasına ve ekonomisine önemli bir katma değer sağlamasını dileriz. Milla, Trendyol kadar başarılı olur mu olmaz mı orasını bilemeyiz ama bu iş modeli hakkında bir kaç şey yazmak isteriz.
Facebook’ta 456 bin hayrana, Twitter’da 7200 takipçiye sahip olan Trendyol’un, günlük ziyaretçi trafiğinden tutun da elinde bulunan çevrimiçi müşteri aktivitelerine kadar, “müşteri kavramını” çok iyi tanımlayacak eşsiz bilgilere sahip olduğu kuşkusuz. Sürdürülebilir bir büyüme bu bilgilerin doğru analiz edilmesi ve stratejinin buna göre kurulması ile elde edilir. Trendyol’un bu konuda başarılı olduğunu kabul etmekle birlikte, acaba bu eşsiz bilgilerin birbirine çok yakın gözüken esasında birbirinden tamamen farklı olan başka bir iş kolunda işe yarar mı diye de merak etmiyor değilim. Milla’nin hangi motivasyonla hayata geçirildiğini bilmiyorum. Fakat bildigim bir şey var ki bir malı satmak, satılmasına aracı olmak ile o malı üretmenin arasında dağlar kadar fark olduğu. Yazdıklarım Milla’nın başarısız olacağı anlamına gelmemelidir. Biz, internet üzerinden atılan adımların başarılı olmasını isteyen ve ülkemizde internet yatırımlarının ancak ve ancak başarı hikayelerinin artmasıyla gerçekleşeceğine inanıyoruz. Özel alışveriş pazarında başarılı olmuş bir markanın girdiği işte başarısız olması en son isteyeceğimiz şeydir.
2008 senesinde ABD’de patlayan ekonomik kriz şirketlerin şapkalarını önüne koyup kendilerine ‘Biz nerede yanlış yaptık?’ sorusunu sordurtmuştur. Sektör gozetmeksizin sadece kara odaklanarak hareket edilmesi zaman içerisinde şirketleri ana iş kollarından uzaklaştırmış bilmedikleri diyarlara yelken açtırmıştır. Bir işte başarılı olmak için isim ve maddi güç yetmez. O işi çok iyi bilmeniz gerekir. Sadece işi bilmek de yetmez, o işin tüm ekosistemine hakim olmanız da gerekmektedir. Hele ki kendi ana işinizde bazı problemleri çözememişken başka bir sektöre girmek büyük cesaret doğrusu. Trendyol’un Facebook’taki uygulama sayfasına baktığımda duvarda bir çok müşteri şikayeti ile karşılaşmak mümkün.
Yukarıda da bahsettiğim gibi Trendyol özel alışveriş konseptinde yakaladığı başarısından yola çıkarak, satın almadan tutun da sevkiyata kadar her aşamanın hayati derecede öneme sahip olduğu bambaşka bir sektöre girmiştir. Milla’nin internet sitesinde yazan Trendyol.com’un markası Milla ifadesi bir markanın özgünlüğüne vurulmuş büyük bir darbedir. Öyle anlaşılıyor ki Milla, Trendyol markasının rüzgarını alarak yelken açmıştır. Bu yolculuğun Milla ve Trendyol ailesi için keyifli geçmesini dilerim.
Müşterilerin çevrimiçi davranışları hakkında derinlemesine bilgiye sahip olmak ile hangi unsurun müşterileri satın almaya tetiklediği çok farklı iki konudur. Bugüne kadar demografiklerden yola çıkarak hedef kitleye ulaşmaya çalışan markalar artık demografilerin tarih olduğunun farkına vararak müşterilerin beynini okumaya odaklanarak yeni bir müşteri/tüketici kavramının doğduğuna şahit olmaktadırlar. Pazarlama ve marka yönetimi böylesi bir noktaya gelmişken Trendyol yöneticilerinin bu gerçeklerden habersiz olduğunu düşünmek bile istemiyorum.
Konuyu özetlersek; ekonomik girişimleri uzun seneler sürmesi gerektiğine, herkesin kendi bildigi işe odaklanması gerektiğini, gerçek bir katma değerin ancak ve ancak böyle sağlanabileceğini düşünen ben, özel alışveriş sitelerinin kendi markalarını yaratma konusunda olumsuz bir görüşe sahibim.
Analizde yazdığınız şeyler doğru ama Trendyol’un ortaklık yapısını ve ortakların kim olduğunu yazıyı yazmadan önceden incelemeniz gerekirdi. Ortakların hisse yüzdelerine bakılmaksızın karar vermeye etkisi her zaman olacaktır,
Guzel bir konuya deginmissiniz, ama bu konunun gorunmeyen bir yuzu daha var. Bu tarz private shopping sitelrri, gunluk kampanyalari sirasinda toptan urun alip kendi yarattiklari markalar altinda uzun suredir satis yapiyorlar. Mila bir baslangic bunun gibi daha cok marka ve site gorecegimize inaniyorum