x

Plasenta’nın Coca-Cola Serüvenini Konkurun Asıl Oyuncularına Sorduk [RÖPORTAJ]

Plasenta’nın Coca-Cola Serüvenini Konkurun Asıl Oyuncularına Sorduk [RÖPORTAJ]

Bu seferki hikayede esas kız ve esas oğlan yok. Türk bir ajans ve dev bir global marka var. Evet; Eylül ayında Coca-Cola’dan Plasenta’ya 90 ülke için vize çıktı. Peki bu vize için Coca-Cola’nın istediği evraklar neydi, 3 aylık süreç nasıl geçti? Serüvenin asıl oyuncularına sorduk.

Türkiye’nin global oyuncuların da iştahını kabartan bir dijital yıldız olduğu sürekli yazıldı çizildi. Yıllar içinde birçok yabancı yatırımcı girdi çıktı pazara; bir o kadarının da gözü hala Türkiye pazarında.

Bütün bu övgü ve başarının anahtarı olarak da kalabalık nüfus, genç nüfusun potansiyeli, sosyal medyada son derece aktif olmaları ve dijital yeniliklere hızlı adaptosyonları konuşuldu hep. Fakat bir de bu talebi yaratan arz var tabii ki. Türk ajanslarının yarattığı projeler ve işler sürükledi bu milyonları dijital dünyaya. Sunumlarda şimdiye kadar hep yabancı ajansların yaptığı projeler ve işler kullanılırken son zamanlarda Türk ajanslarının Türk ya da global markalara yaptığı işler de yer alıyor artık; örnek gösteriliyor.

Sektördeki bu ilerleme Eylül ayında gelen bir haberle de pekişti. Bir Türk ajansı olarak Plasenta, 90 ülkede Coca Cola’nın sosyal medyasını yönetecekti. 90 ülke! Hem de dünyanın en büyük ve köklü markalarından biri için…

Evet; Coca-Cola, Avrasya ve Afrika Grubu için Haziran ayında başlattığı ve 4 global ajansın katıldığı sosyal medya ajansı değerlendirmesinin sonucunda Türkiye’den Plasenta Conversation Agency ile çalışmayı tercih etti. Buna göre Plasenta, Türkiye; Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA); Rusya, Ukrayna ve Belarus; Hindistan ve Güney Batı Asya; Orta, Doğu ve Batı Afrika (CEWA) ve Güney Afrika olmak üzere 6 iş birimindeki 90’ının üzerinde ülkenin sosyal medya iletişimini koordine etmeye başladı bile. 1.5 yıl geçmişe sahip Plasenta’nın böyle bir başarıya imza atması gerçekten takdire şayan. Türk dijitali için çok önemli bir adım olarak kabul edebileceğimiz bu iş ortaklığı için Plasenta Ajans Başkanı Cem Batu  ile röportaj yaptık. Coca-Cola Eurasia Afrika Grup İnteraktif Pazarlama Müdürü Mariano Agustin Bosaz’ın İstanbul ziyareti sırasında kendisine de bir soru yöneltmeyi es geçmedik tabii ki. Konkur sürecini, seçim sebepleri ve iki markanın da yorumlarını biz merak ettik çünkü. Eminiz siz de etmişsinizdir.

Coca-Cola Eurasia Africa Grup İnteraktif Pazarlama Müdürü Mariano Agustin Bosaz, şirket olarak iş ortaklarını geliştirebilmeyi de vizyonlarının bir parçası olarak gördüklerini söylüyor önce. Ve tekrar ediyor: “Plasenta’nın doğru seçim olduğuna inanıyoruz.”

Global bir marka olarak önemli bir konkur açtınız. Ve konkur sonucunda Plasenta Conversation Agency, Türkiye’de faaliyet gösteren bir sosyal medya ajansı olarak Coca Cola Şirketi’nin 90 ‘dan fazla ülkeyi kapsayan Avrasya ve Afrika bölgelerindeki sosyal medya hesaplarını yönetme görevine hak kazandı. Bu seçimin arkasında yatan nedenler nelerdi?

Mariano Agustin Bosaz: Seçim sürecinde değerlendirme yaparken üzerinde durduğumuz çeşitli özellikler şöyle sıralanabilir: Deneyim, uzmanlık ve gelişim becerileri. Plasenta Converstation Agency geçtiğimiz birkaç yıldan beri Coca Cola Şirketi’nin Türkiye Birimi ile çalışıyor ve harika sonuçlar çıkarıyorlar. Bunun yanında sunumları, kendilerinin yetenekli ve uzmanlaşmış bir sosyal medya partneri olduğunu kanıtladı. Ayrıca Coca Cola Şirketi’nin içinde ilerleyebilecek kapasite ve yeteneğe sahipler. Biz şirket olarak iş ortaklarımızı geliştirebilmeyi de vizyonumuzun bir parçası olarak görüyoruz, bu yüzden de Plasenta’nın doğru seçim olduğuna inanıyoruz.

Konkura toplam kaç ajans katılmıştı?

Cem Batu: Bildiğim kadarı ile global olarak bizimle birlikte toplamda 4 ajans katıldı.

Peki sizin bu seçime bakış açınız nasıl? Sizce Coca Cola Şirketi’nin sizi seçmesinde neler etkili oldu?

Cem Batu: Türkiye’de Coca-Cola ile hali hazırda çalışıyor olmamız, birlikte geliştirdiğimiz önemli projeler, yapılarına ve sistemlerine aşinalığımız ve tecrübelerimiz kesinlikle en önemli etkenlerden olmuştur diye düşünüyorum. Bununla birlikte aldığımız geri bildirimler sonrasında; uluslararası tecrübe ve stratejik know-how’ı lokal içgörüler ile bütünleştirmiş olmamız sanırım seçilmemizdeki en önemli kriterlerden biri. Çünkü lokal içgörüler ve kullanıcı davranışlarının anlamlandırılarak aksiyon alınabilir sonuçlara dönüşebilmesi, global araçlar ve platformlara sahip bu büyük yapı içerisinde en efektif ve optimum çözümleri sunabilmek adına çok önemli bir rol oynuyor.  Yani kısacası ‘think global, act local’ yaklaşımı bu süreçte ete kemiğe büründü.

[pullquote align=”right”]Cem Batu: “90’ın üzerinde ülkede çalışabilecek bir sistem kurgulamış olmamız sanırım sunumumuzu diğerlerinden daha öne çıkardı.”[/pullquote]

Lokal içgörünün yanı sıra Plasenta’yı farklı kılan nedir?

Cem Batu: Bakış açımız ve iç yapımızdan ortaya koyduğumuz en ufak ürüne kadar bu bakış açısını yansıtmamış olmamız diye düşünüyorum. Plasenta’nın bir sosyal medya ajansı değil de, ‘Conversation Agency’ olarak konumlanması, ‘conversation’ı anlamak adına teorik ve pratik bir çok çalışma yapıyor olması, içeride ‘sosyal medya uzmanı’ gibi bir titrin dahi olmayışı, analizden stratejiye, topluluk yönetiminden medya satın almaya, müşteri ilişkilerinden kreatife kadar departmanlara ayrılmış ve herkesin tek bir işten o işin en iyisini gerçekleştirmek adına tam sorumlu olduğu bir yapıya sahip olması, müşterilerine kreatif bir ajanstan daha çok onları ve KPI’larını anlayan, bu doğrultuda kendilerine güvenebilecekleri doğru çözümleri sunarak hizmet veren bir partner olarak yaklaşması ve bir iş yerinden daha çok ‘aile’ olgusunu benimseyen bir ekipten oluşmasının da büyük bir rol oynadığını düşünüyorum.

Peki siz nasıl bir sunum yaptınız?

Cem Batu: Brief bize aktarılırken kreatif bir yaklaşım vardı. Biz de bu kreatif yaklaşım ve altında yatan felsefeyi derinlemesine inceledik ve sunduğumuz tüm olguları bu yaklaşımın üzerine konumlandırdık. Sanırım kreatif anlamda sunumumuzu bu yaklaşım farklılaştırdı. Çünkü anlatılmak istenileni, anlatım şekli ile algılayıp daha derine inme şansını yakaladık. Bunun yanında global know-how’ımızı ve mevcut tecrübelerimizi, lokal içgörüler ile destekleyerek entegre etmiş olmamız ve 90’ın üzerinde ülkede çalışabilecek bir sistem kurgulamış olmamız sanırım sunumumuzu diğerlerinden daha öne çıkardı.

Bir global markanın sosyal medya stratejisi dediğimiz zaman öncelikleriniz neler?

Cem Batu: Global sosyal medya stratejisinin lokal olarak ele alınmış ve çeşitli dokunuşlar ile adapte edilmiş olması ve etkileşim ile birlikte lokal olarak aksiyona dönüşebilir bir sistem kurulması olarak özetleyebiliriz sanırım. Yani yukarıdan baktığınızda; deneyimi de barındıran tek bir marka mesajı ve birlikte şarkı söyleyen bir koro, daha yakından baktığınızda o mesajı oluşturan ve aktaran binlerce lokal uygulama, farklı kültürler ve farklı insanlar, paylaşılan etkileşim odaklı deneyimler olarak özetleyebiliriz. Coca-Cola için ajans içinde buna ‘bulaşıcı mutluluk’ diyoruz mesela, mecra bağımsız şekilde.

[pullquote align=”left”]Cem Batu: “Önümüzdeki 2-3 yıl Türkiye’den daha birçok işin global olarak ses getireceğine ve Türkiye’nin bu anlamda yükselen değer olacağına inanıyorum.”[/pullquote]

Türkiye hem nüfusu, hem dijital dünyaya olan hızlı adaptasyonu hem de pazar potansiyeli olarak, dijital yıldız şeklinde adlandırılarak yurtdışından da büyük ilgi görüyor. Sizce bu ilginin içinde Türk dijital ajansları nasıl bir yere ve başarıya sahip?

Cem Batu: Sizin de belirttiğiniz gibi Türkiye stratejik olarak dijital dünyada çok önemli bir role sahip. Genç nüfusun büyüklüğü, hızlı adaptasyon yeteneği, teknolojiyi takip edebilme ve global platformları kullanabilme yetisi ile çok hızlı gelişen ve lider konuma gelebilecek bir yapıya sahip. Bu anlamda ajanslarımızın da çok önemli bir rolü var. Artık geriden takip etme dönemi bitti, böyle bir lüksümüz yok. Talep zaten mevcut, bize düşen en iyi şekilde arz etmek. İyi bir fikir, kaliteli uygulanan bir iş, doğru kurulan sistemler artık sınır tanımıyor ve çok hızlı şekilde yayılabiliyor. Bir örnek vermek gerekirse C-Section’ın bu yıl içerisinde Coca-Cola için yaptığı Sevgililer Günü, Mutluluk Kamyonu ve Beklenmedik Misafir videoları global olarak ciddi izlenme rakamları elde etti ve paylaşıldı; hem de lokal iç görüler ile bütünleştirilmiş olmasına rağmen. Önümüzdeki 2-3 yıl Türkiye’den daha bir çok işin global olarak ses getireceğine ve Türkiye’nin bu anlamda yükselen değer olacağına inanıyorum.

Yorumlar (0)