Birçok yerde “sosyal medya uzmanlarından” defalarca sosyal medya üzerinde var olmanın önemini, artık bir pazarlama aracı olduğunu okumuşsuzdur. Markalarca sosyal medyada takipçiye sahip olmak, yeni tanıtımların ulaşabileceği insan sayısı ile ilişkilendirmekte. Bu nedenle birçok marka sosyal medya hesaplarını yönetecek iş gücü bile istihdam etmekteler. Markalar genellikle işin veri toplama kısmına ağırlık verdiğinden takip edenlerin demografik yapısı gibi kriterleri önemsemekteler.
Sosyal medya adından da anlaşılacağı üzere sosyal olmaktan ibarettir. Sosyal medya ile hayatımıza giren bir diğer kavram da sosyal networking. Sosyal networking aslına bakılırsa kişiler ile sadece sosyal medya üzerinden takipleşmek değildir. İki kavram da akıllara hemen kalite mi sayı mı sorularını getiriyor.
Ünlüleri kendi başlarına bir marka olarak ele alırsak bu soruya Cem Yılmaz ve Ceyhun Yılmaz ikilisini Twitter üzerinden inceleyerek daha net bir cevap bulabiliriz. Herkesin bildiği ve tepki verdiği üzere 2 milyon 800 binden fazla takipçisi olan Cem Yılmaz sadece sosyal ağlarda varım demek adına Twitter kullanıyor. Pek de ala bu bir tercih meselesidir. Ancak 2 milyon 800 bin takipçiye sahip olmak Cem Yılmaz’ın bu tercihinden dolayı birden anlamsızlaşıveriyor.
Ceyhun Yılmaz’a baktığımızda ise 470 bin 500 takipçiye sahip. Ancak Ceyhun Yılmaz meslektaşının aksine Twitter’ı aktif kullananlardan. Her gün bir hashtag açarak hem takipçilerinin fikirlerini alıyor ve bazı görüşleri cevaplıyor hem de konunun gündeme gelmesini sağlıyor. Ceyhun Yılmaz oyuncu, komedyen gibi dallardan önce aslında bir iletişimci ve sosyal medyayı da tam bir iletişimciye yakışır şekilde özümsemiş durumda. Markalar için de durum aynı. Sosyal medyanın vatandaşlarımızın hayatının ortasına düşmesi ve insanların nasıl kullandığı ile ilgili olarak artık var olmak yeterli değil. Etkileşime de geçmek önemli.
Peki, etkileşime geçmek ve marka sadakati yaratmak için neler yapmalı?
- Her marka offline pazarlama stratejisi geliştirirken segmentasyona başvurur. Yani tüm müşterileri aynı olarak değerlendirmek yerine onları çeşitli gruplara ayırarak bu grupların özelliklerine uygun bir şekilde pazarlama faaliyetlerini yürütürler. Sosyal meydanın da gerçek hayat olduğunu fark etmek için dahi olmaya gerek yok. Dolayısıyla markalar sosyal medya uzmanlarından sadece içerik girmelerini beklemek yerine onlardan takipçileri analiz ederek çeşitli gruplar/listeler oluşturmasını istemeli ve tıpkı offline pazarlamada olduğu gibi online pazarlamada da takipçilerle bu şekilde iletişime geçilmelidir.
- Dinleyin, öğrenin ve harekete geçin. Sosyal medyayı sadece takipçilerinize mesajlarınızı ileteceğiniz bir platform olarak görmeyin. Takipçilerinizden gelen mesajları okuyun, anlayın ve ortada bir problem varsa bu problemi çözmek için harekete geçin eğer ortada bir problem değil de bir istek varsa ve bu istek yoğun bir kitle tarafından yapılıyorsa görmezden gelmek yerine bu isteğe cevap verin.
- Önemsemek zorundasınız. Sosyal medya üzerinden biri markanızı takip ettiğinde ya da sizinle iletişime geçtiğinde bu kişilerin sayısı ne olursa olsun önemsemek zorundasınız. Düşünün ki bir mağazadasınız ve görevli kişiye soru soruyorsunuz ancak görevliler sizin sorularınızı duymazlıktan geliyorlar ve mağaza içerisinde başka işlerle ilgilenmek için size cevap vermiyorlar. Bu durumda ne yapardınız? O mağazadan alışveriş yapmak yerine herhalde biran önce çıkmaya çalışırdınız. Sosyal medya da tam böyle bir hal aldı. Gelen olumsuz tecrübeleri ya da soruları görmezden gelmeyin ve tek tek cevaplayın böylece markanızın hedef kitlesinin istek ve şikayetlerini öğrenir satışa dönüştürebilirsiniz.
Yorumlar (0)