Sosyal medya araçlarının pazarlama planlarına dahil edilmesi yeni bir şey değil. Firmalar ve markalar için tüketicinin olduğu yere gitme ve bu mecrada onlarla iletişime geçme zorunluluğu, onların popüler olan mecralara koşmasında en büyük etken. Elbette bazı markalar bu yeni mecraları çok iyi yönetirken bazıları ise her yeni gördüğünü isteyen ve asla mutlu olamayan şımarık çocuk gibi bir türlü iflah olmuyor. Sosyal medya araçları da bu süreçte ne kadar çok kişiye ulaştıklarını ve ne kadar kullanıcı sayısına sahip olduklarını ön plana taşıyarak markalar tarafından tercih edilmeye çalışıyorlar.
Ama bir de bu yeni reklam alanların ne kadar etkili olduğunun şüphesi var. Geniş bir sosyal medya literatürünü ve bu konuda yapılan birçok araştırmayı kabul ederek ve bu birikime saygı duyarak biraz şüphenin hem sektöre hem firmalara hem de kullanıcılara iyi geleceğini düşünüyorum. Sonuçta sosyal medyaya yapılan yatırımların geri dönüş oranı (Return on Investment – ROI) hakkında hala geçerli bir yöntem ve veri kaynağına sahip değiliz. Bazı araştırmacılar bağlılık geri dönüşü (Return on Engagement) gibi sosyal medyaya özel bazı ölçüm yöntemleri geliştirmiş olsalar bile, markalar hala yatırımlarının ne kadarının karşılığını aldığını sorguluyorlar.
Bu sorgulamaları biraz daha deşecek bir gerçek de Twitter kullanıcıları hakkında bazı istatistik verileri. Bu verilere göre Twitter kullanıcılarının %33’ü hiç tweet atmamış, %40’ı ise ilk günleri haricinde yeni bir tweet yollamamışken, kullanıcıların % 80’ni 10’dan az tweet yollamışlar. Kullanıcıların % 25’i kimseyi takip etmezken, % 30’u kimse tarafından takip edilmiyor. Aynı şekilde kullanıcıların % 66’sı 10’dan az kişiyi takip ederken % 80’i 10’dan az kişi tarafından takip ediliyor.
Bu gerçekler ışığında firmaların Twitter’da yapıyor oldukları pazarlama faaliyetlerini tekrar gözden geçirmesinde fayda var. Sosyal medya araçları arasında Facebook’tan sonra adını saydığımız Twitter’ın gerçekleri böyleyken, firmalar dikkatli davranmak zorunda.
Yorumlar (0)