Assassin’s Creed, Splinter Cell, Far Cry, Anno gibi birçok dev oyunun yayıncısı Ubisoft’un, 2010 yılında mecburi kıldığı Dijital Haklar Yönetimi (DRM) arayüzü Uplay, korsanları engellemeyi pek beceremese de, bilgisayarınıza hackerları davet ediyormuş. Ubisoft acil bir yamayla sorunu çözüldüğünü söylüyor, ama büyük firmaların kaş yaparken çıkardığı gözlere bir tane daha eklendiği gerçeği baki.
Bu Ubisoft’un agresif DRM dayatmaları yüzünden ilk eleştirilişi değil. Daha evvelden malware olarak sınıflandırılacak kadar kötü bir koruma arayüzü olan StarForce’u kullananarak müşterilerini üzmüştü. StarForce’u 2006’da bıraktıktan 4 sene sonra, oyunu oynarken internetten düşen kullanıcıları oyundan da atan Online Services Platform gibi bir faciaya imza atmıştı. Ayrıca, From Dust oyununu DRM olmadan piyasaya süreceğini duyurup, DRM ile sürüp, sonra kaldıracağına söz vermişti; hala kaldırmadı.
Online DRM arayüzleri furyasının başlangıcı, 2002 yılına, Steam’in doğuşuna uzanıyor. Henüz kimse internetten oyun yaymanın mantıklı veya karlı olduğunu düşünmezken, Valve, Counter-Strike 1.6’yı yeni çıkardığı Steam platformu üzerinden dağıtacağını duyurmuştu. Steam internetten oyun yaymanın ve yamalamanın yanında, korsanları gafil avlayan DRM koruma sistemlerine de sahipti. Ama esas ABD gibi ülkelerde oyuncuların gönlünü kazanmasına yol açan özelliği, oyunlara kattığı sosyal boyut olmuştu. Steam’de oyun oynarken kullanıcılar arkadaşlarıyla sesli veya yazılı sohbet edebiliyor, o an ne oynadıklarını görebiliyor, birlikte multiplayer oyunlara katılabiliyor, onlarla başarılarını yarıştırabiliyordu.
Steam’in başarısının altında yatan sebepleri ancak Facebook gibi sosyal ağların yükselişinden sonra kavrayan oyun yayıncıları, kendi yayım ve korumalarını kendileri yapmaya soyundular. Ve tabii ki bu koruma sistemini sosyal ağ olarak sunup, diğer sosyal ağlara bağladılar. Steam ile doğrudan yarışmayan Microsoft’un Xbox Live sistemi dışında, kullanıcılardan tepki almadan bu işi kıvırmış oyun firması yok. EA, Rockstar, Ubisoft, Kalypso, sosyalleşme kisvesi altında DRM sunan ve Facebook ile Twitter’ınıza sızmaya çalışan oyun firmalarından sadece bazıları.
Web 2.0’dan önce büyümüş ve kemikleşmiş firmalardan birçoğu, onlardan beklediğimiz dikkati ve özeni sosyalleşme çabalarına uyarlayamıyor. Bizden izin istediklerinde (ve bazen istemediklerinde dahi), güvenilir geçmişlerinden dolayı tereddüt etmeden bilgisayarımıza, sosyal ağlarımıza, hayatımıza girmesine ses çıkarmadığımız bu firmalar, güvenimizi hak ediyorlar mı? Korsanları durdurmak için kötü yazılımlar geliştirip, doğal olarak bu yazılımları yazan programcılara ödenen paraları korsanlardan değil, para veren müşterilerinden almaya, bir de sonra DRM’i kırmayan müşterilerinin bilgisayarlarını DRM yüzünden tehlikeye atmaya, hakları var mı? Oyunları yasal ama DRM’siz oynamak için, GOG.com gibi alternatif sitelere yönelmekten başka çare yok, ama onları sosyal ağlarınıza katmaya gerek var mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.
Anlamadigim konu mahallenin delisi, ne yapacagi belli olmayan Zuckerberg’e her seyini sunan insanlarin, amaclari belli 2-3 hacker’in bilgisayarlarina girip bilgilerini ele gecirmesinden korkmalari. Yahu sen zaten tum hayatini, butun bilgilerini yuklemissin internete? Ustelik gercek hayatta sokakta kendini guvenli hissetmeyen insanlarin siber dunyadan beklentilerini maksimuma cekiyor oluslari da cok komik :) Dunya guvensizken internet nasil guvenli olsun. Onu kullananlar ayni insanlar degil mi?
Sanki bilgisayarlarında cia dosyaları var. 2-3 kedili foto, bir kaç aşk sözcükleri.
DRM kullandığı için UBISOFT şirketinin 2009 sonrası yayınlanan hiçbir oyununu almıyorum.
Parasını ödeyip aldığımız oyunları DRM gibi bir “malware” ile sakatlayarak bana satmaya ve kullanımımı kısıtlamaya UBISOFT’un hakkı yoktur.
Tek oyun aldığım yer artık GOG.(DRM siz oyunlar).
UBISOFT CEO’su Yves Guillemot geçen sene DRM başarılı diyordu şimdi de çıkmış sattıkları PC oyunlarının %95’ı korsan diyor.
Hani DRM başarılı idi?
Başardığı tek şey oyunlarını satın alan müşterileri kaçırtmaktır.
Bir oyun oynamak için devamlı internete bağlı olmamı şart koşan ve beni korsan yerine koyup hakaret eden Yves Guillemot gibilerinin yakışığı ancak iflas etmektir.