Japon samuraylarını 12. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar taşıyan büyük savaş başarısının altında yatan bir fenomen yöntem var. Bu yöntemin adı savaşmadan ölmek. Bu yöntemle samuraylar savaşa girdiğinde ölüm korkusu olmadan savaşırlardı.
Bunu becermelerinin sebebi şuydu: Samuraylar zaten ölü olduklarını kabul etmişlerdi, dolayısı ile tekrar ölemezlerdi. Savaşmaktan korkmalarına gerek yoktu. Aynı yöntemi Türkler de Bozkır Savaşçıları için kullanıyorlardı. Bu da onları ‘yaşamaya çalışma’ içgüdüsünden kurtararak sadece daha iyi savaşma motivasyonuna itiyordu. Bu yüzden Japonlarla savaşanlar, Japon ordularına ‘yürüyen ölüler’ adını verdiler.
Samuraylar ve bozkır savaşçıları hakkındaki hikayeleri çok severim, Ortaasya ve Uzakdoğu’da girişimciler için çok güzel dersler var. İş hayatında başarı için de bu yöntem izlenebilir mi? Vazgeçerek? Yani bir işe başlamadan önce, yani savaşa gitmeden önce, vazgeçebilir miyiz? İş dünyasının modern samurayları olsak, yola kaybedecek bir şeyimiz olmadığına kendimizi inandırarak çıkarsak başarısız olma şansımız kalır mı? Bence kalmaz, çok iddialı olduysa, en aza indirir diyelim.
Eserleri binlerce satan Malcolm Gladwell, başarılı olmaktan vazgeçerek başarıyı yakaladığından bahsediyor. CNN’in Parts Unknown programının sunucusu Anthony Bourdain de başarısını ‘hiçbir şeyi umursamadığı’ için kazandığını söylüyor. Bu yaklaşımlardaki en önemli kaynak şüphesiz Tracy Goss’un The Last Word on Power adlı eseri.
Her önemli yönetici ve girişimcinin mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm bu kitapta sistematik olarak, planlı bir şekilde başarıya ulaşmanın mantıksız olduğunu söylüyor. Yani ben başarılı olacağım diye planlar yapıp, uzun uzun düşünerek başarı olamayacağını belirtiyor. Goss’un bu yaklaşımı, Asyalı savaşçıların ‘savaşmadan önce ölme’ yöntemine benzer olarak Goss, 3 maddede kendi yöntemini anlatıyor.
1. Hayatta hiçbir şey olması gerektiği gibi olmaz.
2. Hayatta hiçbir şey olmaması gerektiği gibi olmaz.
3. Hayatta her şey olacağı gibi olur.
Goss özetle -belki biraz kaderci gelebilir- hayatınızın kontrolünün tamamen sizde olamayacağını söylüyor. Ne yaparsanız yapın sonuç olacağı gibi olacak. Hatta kitapta şöyle diyor:
‘İnsanoğlu planladı, Tanrı gülümsedi.’
Çinli filozof Lao Tzu der ki: ‘Akışına bırakın ve her şey olacağına varsın. Dünya, akışına bırakanlar tarafından kazanılır.’
Asya ile ilgili bu kadar ilintili bir yazı yazmışken, bugün Fortune 500’de yer alan global bir şirketin çok önemli bir konumunda çalışan eski bir dostumun önerdiği ve gerçekten girişimcilik yöntemimi değiştiren bir kitap var. Sun Tzu’nun Savaş Sanatı adlı eserini herkese öneriyorum.
Elinize sağlık.
Bu yazı bana klasik olmakla birlikte, şan ve şöhret ağacın gölgesi ise çalışmak ağacın kendisidir özdeyişini hatırlattı.
Çok fazla kaderci olmanın girişimciye fayda sağlayacağını açıkçası düşünmüyorum.
(Hatta zararı bile olur fikrindeyim)
Bunun yerine Steve Jobs un da dediği gibi aç kal açıkta kal (Yani son noktada ol ve hayatta kalmak için çözüm üret) fikri bence girişimciye daha çok şey katar.
Kafayı kuma gömmeden fikirlerini doğru insanlarla paylaşabilir ve her adımda geri bildirim alırlar ise hedeflerine ulaşabilirler.
Maalesef bir girişimin başarılı olması için çok fazla parametre var.
Evet gün sonunda onlarca projeden bir kaçı hedefine ulaşabiliyor ama hayatta böyle değil mi?