2010 yılında, sosyal ağların mantar gibi ürediği ve hangisine nasıl yetişeceğimizi bilemediğimiz günlerde, piyasa bu derdi çözeceğini iddia eden RockMelt adlı bir tarayıcı ile tanıştı. 2005 yılından beri varolan “sosyal tarayıcı” Flock’a göre çok daha modern bir arayüzü olan RockMelt, Flock tarafından 24 maddelik bir karşılaştırma tablosunda yerden yere vurulmuş, çok karmaşık ve çok deneyimsiz olarak eleştirilmişti.
Üç ay sonra, Flock kapandı. Sosyal akışın internetin değişmez bir parçası olacağını bütün tarayıcılardan önce keşfetmesine rağmen, bütün akışı tek bir kenar çubuğundan yansıtan Flock, bu konuda eski kafalı kalmıştı. Flock, RockMelt’in çıkışına doğru Mozilla tabanlı bir tarayıcıdan, RockMelt’in de tercih ettiği Chromium tabanlı bir tarayıcı olmaya geçiyordu ve hata doluydu. Güçsüz bir anında, çok dinamik bir rakip tarafından hazırlıksız yakalanan Flock ekibi, o günlerde işleri tıkırında olan Zynga’nın transfer teklifini kabul etti ve projeyi kapattı. Her ne kadar Nisan ayından beri Flock’un sayfasında Mark Twain’in ünlü “ölümüme dair söylentiler fazla abartılıyor” sözünün altında bir e-posta kayıt kutusu bulunsa da, orijinal Flock geliştiricilerinin batan Zynga gemisinden kaçıp tarayıcı işine döndüklerine dair bir gösterge yok.
Peki RockMelt? RockMelt’in arkasında Netscape’in kurucusu Marc Andreessen olmasına rağmen, RockMelt kendi tarayıcısını geliştirmiyordu. Buna rağmen, Chromium tabanlı bir tarayıcıyı nasıl sosyalleştirebileceğini keşfetmek için $40 milyona yakın yatırım almıştı. Hatta en büyük destekçisi, Andreessen’in ortağı, Facebook yatırımcılarından Ben Horowitz idi. Kısacası, $1 milyara Facebook’un fotoğraf makinesi olan Instagram gibi, benzer bir fiyat etiketiyle Facebook’un tarayıcısı olmak üzere şişirilmiş, şişirilmiş, şişirilmiş, işi Facebook ile özel ortaklıklar kurma seviyesine kadar getirse de bir türlü hedefi tutturamamış, iyi bir fikir olarak kalmıştı.
8 ay önce RockMelt blogu da sustu. Üç ay önce ofiste kostüm partili bir Çarşamba gününün fotoları dışında şirketin hayatta olduğuna dair bir gösterge yoktu. Ta ki iPad uygulaması çıkana kadar.
Bu uygulama RockMelt’in iOS sularında ilk ıslanışı değil. Firma daha önce masaüstü uygulamasından ayarlar ve akışlar alan, pratik ama kısıtlı bir sosyal iPhone tarayıcısı yapmıştı. Ama iPad uygulamasının çıkışıyla birlikte, RockMelt’in resmi sayfasından hem masaüstü hem iPhone uygulamasının kaldırıldığını gördüğümüzde, sıradışı bir şeyle karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyordu. RockMelt’te devrim vardı!
Hem de, tam anlamıyla bir devrim. O kadar büyük bir devrim ki, yeni RockMelt’in, eski RockMelt ile herhangi bir bağlantısı yok. Sil baştan hazırlanan RockMelt’e artık klasik anlamda bir tarayıcı bile denemez. RockMelt için uygulamayı test eden Time teknoloji yazarı Harry McCracken’ın deyişiyle, “Safari’yle Flipboard’un bir bebeği olsaydı ve Pinterest’e çekseydi,” sonuç aynen bu olurdu.
RockMelt’i açtığınız anda karşınıza Facebook veya Twitter hesabınızla bağlantı kurma kutusu çıkıyor. Sosyal ağlardan birine bağlandığınız anda, buradaki takip ettiğinizi veya beğeneceğinizi belirlediği birçok ilgi alanından haber ve blog sitelerinin bir listesini çıkaran RockMelt, onları sizin için takip etmeye başlıyor. Bir anda “tarayıcı”nın ana ekranı, haber kutucukları ile dolmaya başlıyor. Evet, yeni RockMelt temelinde bir haber kümeleme ve okuma servisi.
Bu Pinterest Kutulardan birine basıldığında,içerik haber akışın üzerinde bir pencerede veya tam ekran olarak açılıyor. Buradan okuduğunuz habere beğenmek (like), gülmek (lol), istemek (want), şaşırmak (wtf?), sevmek (aww) ve düşünmek (hmm) şeklinde altı farklı tepki verebilir veya Facebook, Twitter, e-posta, SMS yoluyla paylaşabilirsiniz. Herhangi bir haberi beğendiniz mi? Parmağınızı sağa iterek kenar çubuğuna bir sekme olarak kaydedebilir, istediğiniz zaman dönebilirsiniz. Haberle işiniz bittiğinde, iOS’in iki parmaklı pinch hareketi ile arkada akan haberler nehrine tekrar dönebilir, ilginizi çeken bir haberin gözünüze takılmasını bekleyebilirsiniz. Ne aradığınızı biliyorsanız, arama kutusuna yazıp bütün akışın içinde anahtar kelime araması yapabilir, haberleri bu yolla eleyebilirsiniz.
Tabii ki bu yayın akışının içine gömülü, Facebook’un “Promoted” ve “Sponsored” girdileri gibi, takip etmediğiniz kişilerden takip istekleri ve reklamlar görebiliyorsunuz. RockMelt parasını böyle hedefli ve rahatsız etmeyen reklamlarla kazanmaya çalışıyor. Tabii haber aldığı siteleri daha temiz arayüzlü ve fazla öğesi olmayan tasarımlara teşvik ettiği için, optimize edilmiş sayfaları reklamsız göstererek bir nevi ekmeğini yediği kişilerin ekmeğiyle oynuyor, ama bu RockMelt’e özgü bir durum değil. Temiz arayüzlü bütün haber okuyucular sitelere bu okunabilirlik-gelir ikilemini yaşatıyor. Hatta RockMelt tam sayfa açtığı içeriklere sitedeki reklamları aynen yerleştirdiği için, Flipboard gibi alternatiflerinden daha iyi bir çözüm.
İhtiyaç anında, hala üstteki yarı adres, yarı arama barına yazdığınız kelimeler Google’da aranabiliyor ve linkler açılabiliyor. Hatta diğer haberler gibi sağa çekilerek bir sekme olarak saklanabiliyor. Ama genel olarak amaç, kullanıcının klavyeye dokunmadan internetin en ilgi çekici noktalarına ulaşabilmesi. RockMelt’in kurucusu Eric Vishria’nın TechCrunch’a verdiği demeçte söylediklerinden tam olarak bu sonuca varılıyor: “25 yıl geriye, yanıp sönen DOS komut istemine gidin. O, benim gibi biri için kullanılabilir değildi. Benim gibi bir bilgisayar bağımlısı özentisinin bilgisayar kullanmasını Mac ve Windows sağladı. Bugün ise, h t t p iki nokta üst üste bölü bölü doğal değil. Bozulmaya hazır bir şey gibi.”
Adres kutusunda oynamalar yaparak bir site içerisinde dolanmanın hacker filminden fırlama bir sahneye dönüşmesi olası mı? DOS komutlarının öldüğü gibi adres kutusu ölebilir mi? Mobil devrimden önce bu soru sorulsa, güler geçerdik. Ama grafik arayüzlü tarayıcıların kaşifi Andreessen’in liderliğinde bir ekip, arkasına $40 milyon alıp, yeni bir tarayıcı üretmeye konsantre olurken kendini burada bulduğunda, bizim de bir kere daha durup düşünmemiz gerekiyor. Yeni internet, abone olduğumuz insan ve kurumların önümüzden akıp geçtiği, ancak özel ihtiyaç durumlarında arama yaptığımız ve hizmetler için mobil cihazımızdaki uygulama ikonlarıyla yolumuzu bulduğumuz bir nehir olabilir mi? İnternetin olmazsa olmaz olduğu, her şeyin içine girdiği, neredeyse elektrik kadar değişmez olduğu bir dönemde, tarayıcı diye bir kavramın yeri var mı? Yoksa geleceğin tarayıcısı, mobil işletim sistemleri mi?
Yoksa sadece dağ fare mi doğurdu? RockMelt’ten bir tarayıcı beklerken bir haber kümeleme uygulaması bulunca, bu soruları sormak ne kadar doğru? Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz.
Yorumlar (1)