Bildiğiniz gibi BTK, 22 Ağustos’ta yürürlüğe girecek olan “Güvenli İnternet” kararını 4 Ağustos günü yayınlanan duyuru ile 22 Kasım’a ertelendiğini açıkladı.Duyuruda yeni karar metni oluşturulduğu ve bu kararın 10 gün boyunca internet kurulu ve kamuoyunun görüşüne açıldığı dile getirdi.
Söz konusu yeni metinde dikkat çeken en önemli unsur önceden söylenen 4 profilin aile ve çocuk olmak üzere ikiye düşürülmesiydi. Devlet eliyle sansür uygulanmasının yanlış olduğunu başta AGİT olmak üzere birçok dernek dile getirmişti.
Aşağıda bu 10 günlük süre zarfında yeni tasarıya verilen cevaplardaki en çarpıcı noktalar yer alıyor.
INETD
BTK ve İnternet Kurulu Katılımcı, Saydam, Bilimsel olmalı ve İnterneti Savunmalıdır!
Filtre Bir Haktır, Devlet Yaparsa Sansürdür
“Bireylerin istemedikleri nesnelerin görünmesini engellemesi bir yurttaşlık hakkıdır. Ama, Devletin vatandaşlarının neyi görüp/göremiyeceği belirlemesi, beyaz ve kara liste hazırlaması, bunu bürokratik bir kadronun yapması, sansürdür. Demokratik hukuk devletinde kabul edilemez. Buna uygun mevzuatın olması, devlet filtresinin hukuk dışı olması gerçeğini değiştirmez. Devletin, bir bürokratik kadro yoluyla, yargılama ve mahkeme kararı olmadan, internet web sitelerini yasaklaması, ülkemizin taraf olduğu uluslarası hukuk kurallarına aykırıdır. BTK, ticari kurallar koyduğunun farkında değildir.
Bugün dünya üzerinde 460 Milyon web vardır. BTK hangi insan gücüyle, hangi bilimsel yetkinlikle, hangi demokratik yetkiyle bu 460 milyon web arasında beyaz ve kara liste oluşturacaktır. Ortaya çıkacak haksızlıkları nasıl telefi edilecektir?
Çocuk profili, çocukların girebileceği web adresleri listesidir. Ülkedeki, değişik sosyo-kültürel grupları farklı gelişme seviyesindekilere nasıl hitap edecek? Hangi dilleri esas alacak ? Çocuk profilinin pedofiller için bir av ortamı olması tehlikesinin sorumluluğunu alacak mı ? Gençler, bilgisayar konusunda ana babalardan daha yeteneklidir. Şifreleri kırıp, ana babalarını atlattıklarında, BTK ana babalara ne diyecektir. BTK bu konuda bir şeyler yapacaksa, MEB ile işbirliği yapıp, Türkçe içeriğin artmasına katkıda bulunsun, portallar oluşmasına yardımcı olsunlar. Kişisel bilgisayarlarda kullanılabilecek filtre yazılımları açık kaynak olarak üretsin, yarışmalar yapsın, ortaya çıkan iyi seçenekleri ücretsiz dağıtsın, eğitimlerini versin. Ana Babaları bu konuda eğitimine katkıda bulunsun.
Devletin ne usulle olursa olsun, mahkeme kararı olmadan, beyaz ve kara liste oluşturması yanlıştır. Esas olan yurttaşın kendi listesini kendisinin belirlemesidir. Devlet, Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler öneriler oluşturabilir. Yurttaşın özgür iradesiyle kendi filtresini belirlemesi esastır. Demokratik, hukuk devletinde işin doğrusu budur.
Özel sektör ücreti karşılığında filtre seçenekleri sürebilir. BTK’nın görevi bunu teşvik etmektir. Deli dumrul felsefesiyle bu hizmeti ücretsiz verilmesini emretmesi, liberal ekonomi ilkelerine terstir. Devletin, yurttaşı eğitmesi, ona alternatif yazılımlar dağıtması anlamlıdır. Ama, kendi belirlediği tek tip listeleri dayatması demokratik ve hukuki değildir; hukukun evrensel ilkeleri ve ülkemizin imza attığı uluslararası anlaşmalara karşıdır.”
LDK
Devlet (BTK) Eliyle İnternet’e Sansür Kalkmadı, Sadece Ertelendi!…
“…Linux Kullanıcıları Derneği (LKD) olarak bu uygulamanın açık bir sansür ve filtreleme uygulaması olduğunu ve ülkemizde Özgür İnternet’e devlet eliyle koyu bir sansür ve denetleme düzeni getireceğini açıklamıştık. BTK’nın aldığı bu yeni karar, ilk kararın tüm ülkemizde haklı bir tepki ile karşılandığı için bir nevi düzeltme gibi görünse de özünde çok da farklı değildir. Durum, sadece sansür ve filtre uygulamasının 3 ay kadar ertelenmesidir.
Öncelikle “Güvenli İnternet Hizmeti” her bireyin kendi dünya görüşü, eğitimi ve sosyal bilinci ile doğrudan ilişkilidir. Belli bir kurum ve özellikle Devlet eliyle düzenlenebilecek bir kavram değildir. Türkiye’de farklı bölgelere, cinsiyete, sınıfsal konuma ve yaş guruplarına göre İnternet kullanımı eşitsizliğinin ve sayısal uçurumun olduğu aşikardır. Türkiye’de İnternet’te yaşanan sorunlar dijital okuryazarlık, beceri ve nitelikli kullanım eksikliğinden kaynaklanmaktadır.1 Bunun çözümü de Sansür ya da Filtre değil, Eğitimdir. Halkın, İnternet’te yaşanan olumsuz olaylar çerçevesinde korkutularak, yeni bir baskı ve denetleme uygulamasının topluma dayatılması söz konusudur.”
ALTERNATİF BİLİŞİM DERNEĞİ
Devlet Eliyle Zorunlu Filtrelemelere devam: İnternet’in Güvenli Kullanımı Konusunda Kamuoyunu Yanıltıcı Strateji…
“…Önceki karar metnindeki temel kavramlardan olan “filtre” sözcüğü ise yeni karar taslak metninde filtrelenerek “liste”ye dönüştürülmüştür. Filtre sözcüğü listeye dönüşünce, toplumda tek tip aile ve çocuk tasarımı veya yaratımı girişimi ortadan kalkacak mı? Hayır!”
“…Burada ilk kurul kararından farklı olarak, adı konmayan bu profillerdeki filtreleme listelerini kim yapacak sorusuna yanıt olarak Madde 10’da “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu” oluşturulmuş durumdadır. Ancak bu çalışma kurulu göstermeliktir. Göstermelik olduğu madde 4/3.fıkrasında açıkça ortaya konmuştur. “Güvenli İnternet Hizmeti çalışma Kurulu’nun tespit ettiği ilkeler çerçevesinde, Güvenli İnternet Hizmetinin sunumu kapsamında kullanılacak listeler Kurum –yani BTK-tarafından belirlenir” denilmektedir. BTK, burada ailelere erişimin yasaklanacağı ve çocuklara erişimin uygun olacağı filtreleri belirlemekte tek ve muktedir kurumdur yine! Çalışma Kurulunun danışma rolü aynı maddenin 5.fıkrası ç bendinde açıkça ortaya konmuştur. Kurum isterse Kurula danışacaktır.”
“…Eğer BTK “Güvenli İnternet Çalışma Kurulu” adıyla bir kurul kuracaksa, bu kurul ismine layık olup gerçekten İnternet’in güvenli kullanınımın gereklerini ve koşullarını araştırmalıdır. Oysa bu karardaki kurula verilen görev, BTK’nın kendi kendine karar verip uyguladığı “devlet filtresi”nin bekçiliğini yapmaktır. İnternet’in güvenli kullanımı üzerine gerçek bir çalışma, bürokratlarla değil, ancak iletişim bilimcileri, yeni medya uzmanlarını, bilişimcileri içeren, hem sosyal hem teknik uzmanlardan oluşan ve STK’larla ortaklaşa oluşturulacak bir kurul ile mümkündür. Üstelik böyle bir kurul özerk ve tam bağımsız olmalıdır. Bu taslakta önerildiği hali ile bu kurul siyasi iradeye bağımlı bir yapıdadır.”
“…Türkiye’nin de araştırma ortaklarından olduğu EU KIDS ONLINE Projesi Kordinatörü Prof. Dr. Sonia Livingstone ile 16 Temmuz 2011 tarihli panelde Türkiye’de dijital becerilerin az olduğunu belirtmiştir. Türkiye’deki bu sorun filtre ve listeler ile erişim dışı bırakılan ya da sadece izin veren, teknik yasaklarla -liste sansürü ile- çözülemez. O ZAMAN TÜRKİYE YAKLAŞIK OLARAK 7 AYDIR GÜNDEMİNİ NİYE DEVLET ELİYLE ZORUNLU FİLTRE ŞİMDİ DE LİSTE SEÇİŞİ İLE KAYBETMEKTEDİR. BTK’NIN YİNE PEDAOJİK KARARLAR ALABİLECEK BİR KURUM OLMADIĞINI, BU LİSTELERE NİHAİ KARAR VERME YETKİSİNİN HANGİ YETKİNLİKLE KURUMDA OLDUĞUNU YURTTAŞLAR OLARAK SORGULAMAMIZ GEREKLİ.”
“…BTK’NIN “GÜVENLİ İNTERNET HİZMETİ” ÜLKENİN HER YERİNDE TEK AİLE, TEK ÇOCUK TASARIMLAYAN “TC FİLTRESİDİR”.
OYSA BİZ HEM GÜVENLİ ve TÜM FARKLILIKLARI – ÇEŞİTLİKLERİ İÇEREN BİR DÜNYA/TÜRKİYE/TOPLUMSAL YAŞAM, HEM DE SANSÜRSÜZ VE ÖZGÜR BİR İNTERNET İSTİYORUZ!”
Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak
Zorunlu Değil Ama Sorunlu Filtreleme
“…Kurumdan yapılan açıklamaya göre, taslak üzerine görüşler değerlendirildikten sonra yeni karar 22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecektir. Fakat uygulama, işletmecilere tanınan 3 aylık bir test süresi sonrasında 22 Kasım 2011 tarihinde başlayacaktır. İdarenin bir önceki taslaktan farklı olarak çok kısa bir süre için de olsa kamuoyunu bilgilendirmesi olumlu karşılanmaktadır. Bununla birlikte, bu idareyi neden önceki karardan dönüldüğünü açıklama ödevinden kurtarmamaktadır. Bu kadar güçlü bir dille önceki kararın gerekliliği savunulduktan sonra hangi nedenlerle radikal değişikliklere gidildiğinin açıklanmaması idari kararların gerekçeliliği ilkesine açık bir aykırılık oluşturmaktadır.”
“…herkesi filtreye tabi tutma, İnternet’i kontrol altına alma, çoğunluğun tercihlerini diğerlerinin kabul etmesini zorlamanın sadece bir yoludur. Devletin ürettiği ahlak kurallarına uygun tek tip aile ve çocuk kurguları da anti-demokratik dünya algısının tipik uygulamalarıdır.”
“…Değişiklikle getirilen 4 Ağustos taslağının yaklaşımı zorunlu din dersi yaklaşımı ile aynı niteliktedir. Buna göre bir tek doğru ahlak vardır. Ona da BTK karar verecektir. Gerçi, herkes bunu tercih edip etmemekte serbesttir ama nihayetinde Devlet neyin doğru olduğu konusunda ülkenin her yerinde uygulanacak bir ahlak standardı belirlemektedir.”
“…Bir kez daha hatırlatmak gerekir ki BTK’nın görevi yeni kısıtlama araçları yaratmak değil insanların İnternet’e ulaşma haklarından özgürce yararlanmasının güvencelerini sağlamak olmalıdır.”
Yorumlar (0)