En yaygın kurucu hastalıklarından birine yakalanan Steve Jobs 1979’da Xerox Palo Alto Araştırma Merkezi (PARC) ziyaret etmeyi dahi düşünmeyebilirdi. Ve eğer gitmeseydi, gördüğü anda geleceğin kişisel bilgisayarlarının en önemli parçasını asla göremeyecekti. PARC’ın (Palo Alto Araştırma Merkezi) geliştirdiği görüntülü arayüz sayesinde geleneksel bilgisayar komut satırları ve DOS komutları Xerox’un “mouse (fare)” adını verdiği bir cihazla üzerine gelinip tıklayarak açılabilen dosyalar ve klasörler haline getirmişlerdi. Jobs, Pablo Picasso’nun”iyi sanatçılar kopyalar, daha iyi sanatçılar çalar” ünlü sözünü benimsememişti. Ve Xerox’un arayüzünü Apple’da kullanmak için almasını ileride şöyle yorumlayacaktı: “Harika fikirleri çalmak konusunda her daim hayasız olduk.”
Ve Jobs’un kendi eliyle seçtiği baş tasarımcı ve nihai “suç ortağı” Jonathan Ive benzer şekilde aynı dertten muzdaripti. Braun’un dahi tasrımcısı Dieter Rams’ın tasarım stilini ve estetik anlayışını asla “çalmamış” olabilirdi. Fakat Steve Jobs ve Jonathan Ive harika sanatçılar olarak bu duruma bağışıklık kazanmıştı. Ve sonuç olarak ortaklaşa yaratılan ürün tasarımının paralel olmayan bir seviyesinde, dünyayı değiştiren ticari bir zarafet üretildi.
İşte buna BİE (ingilizce olarak düşündüğümüzde ise NIH deniyor) iş dünyası için bu iyi bilinen akronimin açılımı ise Burada İcat Edilmedi (yani Not Invented Here). Üstelik bu bağışıklığı/ayrıcalığı bir onur madalyası olarak taşıyorlar. Belki de haklılar çünkü sinir bilimciler artık başkalarının fikirlerini benimsemenin kendi fikirlerinizi ortaya çıkarmaktan daha zor olduğunu ortaya koyuyor.
“Burada İcat Edilmedi” (BİE) Sendromu
Eğer BİE ile tanışmadıysanız anlatalım, bu sendrom bireyin ya da ekibin dışında başka bir yerde, geliştirilen konseptlerin ve çözümlerin, sıklıkla tekerleğin gereksiz bir biçimde yeniden icadıyla sonuçlanan otomatik negatif algı ve içgüdüsel hoşnutsuzlukla karşılaşmasıdır. Yani “Eğer biz bu fikirle ortaya çıkmadıysak, bunu göz önünde bulundurmayacağız.” ya da “Onların daha iyi yaptığı her hangi bir şeyi biz de yapabiliriz.” BİE’nin anlatımı her daim aynı: bir başka insanın ya da ekibin fikrini hemen dışarıda bırakmak ve sırf onlar bu fikirle ortaya çıktığı için onu göz önünde bulundurmamak. (Bir daha ofisinize ya da bir otel odasına çıkmak için bir lobide asansör beklerken sizin çoktan basmanıza rağmen kaç insanın gelip asansörün “yukarı” tuşuna bastığına dikkat edin. İşte o BİE)
Neredeyse yarım yüzyıl önce reklam müdürü Alex Osborn dünyaya beyin fırtınasını tanıttığında, birinin hayal gücüne başvurmak için dört kural ortaya koydu. Bunlardan ikisi fikirlerin redd edilmesinin önüne geçilmek için yaratıldı: yargıya varmanın ertelenmesi/sonraya bırakılması ve başkalarının fikirlerinin üzerine ekleme yapılarak ilerlenmesi. Kısacası Osborne BİE kavaramı daha ortada yokken onun farkındaydı. Çünkü bizler onun kurallarının tam tersini yapma eğilimindeyiz: hemen yargıya varmak ve başkalarının fikirlerini redd etmek.
Wikipedia BİE’yi ortaya çıkaran şeyi anlamak için iyi bir başlangıç noktası sunuyor, başkaları tarafından geliştirilen konseptler genelde reddediliyor çünkü, insanlar “reddetmeden önce tamamen anlayacak kadar vakit ayırmazlar, çünkü altyapıda ya da terminolojide yeni konseptleri kabul etmeleri gerekir, çünkü daha üstün bir ürün üretebileceklerine inanırlar ya da var olan bir çözümü bulmaya yenisini icat etmek kadar önem vermezler.”
BİE’ye adanmış olan literatürde yapılan yeni bir çalışma, bunların hepsinin o abartılmış bir sıkıntıdan, zihinsel yüklenmeden ya da olası bir tehditten kaynaklanan eğilim olduğunu ortaya çıkardı. BİE inandığınız bilgi ve aktivite alanına tutunmaktır. Eğer bir uzmansanız, bütün iyi fikirler sizden çıkmalı ya da düşünmeye devam edilmeli! Böyle bakıldığında mantıksız olabilir, şöyle düşünün: eğer biri sizin uzmanlık alanınıza giren bir konuda bir soruna çözüm üretse ya da ortaya bir fikir çıkarsa, bir şekilde kapasitenizi sorgularsınız:”Bunu ben düşünmüş olmalıydım.” Ardından başkalarının sizi sırf bu nedenle daha az uzman göreceklerini düşünürsünüz. Patronlar, iş sahipleri ya da müşteriler gibi başkalarının… İşte tam o noktada savunmaya geçersiniz ve gücünüzü, durumunuzu, statünüzü korumak BİE’ye düşer.
BİE’nin nöroloji bilimi
BİE konusunda bir kaç nedenden ötürü beyninizin de büyük bir rolü olabilir. İlk olarak, yeni konseptlerin işlenmesinin prefrontal kortekse ağır bir iş yükü verdiğini biliyoruzç Beyin buna rağmen zihinsel kaynaklarına bağlı yani doğanız gereği yeni fikirlere otomatik olarak karşı koyuyorsunuz. Fikirler kötü olduğu için değil yeni nöral bağlantılar yapmak için dikkat ve büyük bir enerji harcanması gerektiği için. Yani bir nevi bu durum rahatsız hissettirdiği için bundan kaçıyorsunuz.
İkincisi ise beyniniz sizi kimyasal olarak başkalarının fikirleri için, kendi fikirlerinizi ürettiğinizde ödüllendirdiği kadar ödüllendirmiyor. Bir problemi kendiniz çözdüğünüzde yeni ve karmaşık bağlantılar yapılıyor ve beyniniz adrenalin benzeri nörokimyasallar salgılıyor.
Başkalarının fikirlerini çalmak kolay ve tembelce görünse de aslında değil. Mantığa aykırı bir biçimde, kendi fikirlerinizi ortaya koymak hem daha kolay hem de başkalarının fikirlerini benimsemekten daha ödüllendirici.
Bu belki de Steve Jobs’un çalmakla neden bu kadar övündüğünü açıklıyor. Jobs belki de bunu yaparken insanın doğasına aykırı davrandığını biliyordu.
Yorumlar (0)