x

Nomophobia: Cep Telefonsuz Kalma Korkusu

Nomophobia: Cep Telefonsuz Kalma Korkusu

Cep telefonunuza ulaşamadığınız zaman kendinizi nasıl hissedersiniz? Evden çıkarken bir anlık dalgınlıkla yanınıza almadığınız ve bütün günü onsuz geçirmek zorunda kaldığınızda veya olur olmadık bir zamanda şarjı bittiğinde günün geri kalanı sizler için nasıl geçer? Telefonunuz artık çoktan vücudunuzun bir parçası haline mi geldi?

21. yüzyıl kendi patolojilerini de beraberinde getiriyor. Hayatımızın tam orta noktasına yerleşen ve bir kaç yıl öncesine kadar tanışık olmadığımız teknolojik ürünlerden yoksun kalmanın düşüncesi bile zaman zaman bizi strese sokmaya yetiyor. İşte bu teknolojik ürünlerin başında, 20 yıl kadar önce tanıştığımız ve son zamanlarda ‘akıllanarak’ daha fonksiyonel hale gelen mobil telefonlar.

Nomophobia, cep telefonundan mahrum kalma korkusu. No-mobile-phone phobia’nın kısaltılmışı olan Nomophobia, ilk defa 2008 yılında Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırma sonucunda terminolojik olarak ortaya çıkmış.

2008 yılında yapılan araştırma, İngilizlerin %53’ünün cep telefonlarına ulaşamama anksiyetesi yaşadığını gösteriyor. Bu da o zamana göre 13 milyon kişiye tekabül ediyor. Erkeklerin %58’inin, kadınların ise %48’inin bu kaygı bozukluğuna sahip oldukları araştırma sonucunda ortaya çıkmış. Ancak son üç yılda sosyal ağların da hayatımızın ne kadar büyük bir parçası olduğunu ve akıllı telefonların yükselişi ile beraber cep telefonlarına daha da bağımlı hale geldiğimizi söyleyebiliriz.

Uzmanlar bu sıkıntıdan muzdarip kişilere, cep telefonlarına olan bağımlılıklarını azaltmak yerine, yanlarında devamlı olarak bir şarj aleti bulundurmalarını, ailelerine olası durumlarda ulaşabilmeleri için alternatif numaralar bırakmalarını ve ankesörlü telefonlar için kart taşımalarını öğütlüyor.

Cep telefonları, 21. yüzyıl insanını dünyaya bağlayan ve vücudu ile bir olmuş organı. Onsuz yapamıyor oluşumuz artık bir gerçek. Ancak binlerce yıldır insanların telefonsuz yaşadığını düşünürsek, arada bir, bir kaç saatliğine kapatmak hem kafamızı dinlemek için hem de özgürlüğü tatmak için faydalı olabilir. Çok değil bir kaç saatliğine…

Yorumlar (0)