Markalar, reklam mecralarını kullanırken son 4-5 yıla kadar her zaman fayda görüyorlardı. Televizyona veya bir tabelaya reklam verdikleri zaman sadece olumlu sonuçlar görüyor ve raporluyorlardı. Tabi ki kötü yorumlar, bu reklamların kötü etkileri vardı ama çoğu zaman buna ilişkin bir bilgi sahibi olmaları kısıtlıydı.
Sosyal medya ile beraber çift taraflı bir iletişim başladı ve artık markalar için iyi ve kötü bir arada yer alıyor. Hatta kötü şeyler daha fazla paylaşıldığı için genelde olumsuzluklar ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu olumsuz durumlar biraz yayılmaya başlayınca ve süreklilik arzedince de adına “kriz” diyor ve bir savaş(!) haline giriyorlar.
Krizler, doğal olarak markaların asla karşılaşmak istemediği şeylerdir. Eğer yayılımı fazla olmaya başlamışsa kısa süreli maddi kayıplara bile neden olabilir ama bir çoğu “unfollow (dolaylı olarak para denebilir)” kaybı ile sonuçlanıyor ve evet sosyal medya unutuyor!
Peki, bir kriz ile karşı karşıya kaldığınızda ne yapmalısınız? Normal şartlar altında her markanın farklı mecralar için farklı kriz senaryoları oluşturmuş ve bu krizlere karşı kriz yönetim planı hazırlamış olması beklenir ama bu konuda hazırlıklı olan marka sayısının ne kadar az olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz. Hele ki küçük işletmeler bu konuda çok daha kötü bir durumdadır. Bu nedenle kriz ile karşı karşıya kaldığınızı düşündüğünüz bir anda aşağıdaki infografiği hemen açın ve bir değerlendirme yapın.
Not 1: Hızlı hareket etmek, büyümekte olan bir krizi önlemekte oldukça etkili olabiliyor.
Not 2: Krizi fırsata çevirme konusu her zaman aklınızın bir köşesinde bulunsun.
Yorumlar (0)