İnternetin “kutsal bilgi kaynağı” Ekşi Sözlük çalkalanıyor. Bu çalkantının sebebiyse Ekşi Sözlük’ün savcılığa, istenen yazar bilgilerini vermesi sonucunda 35 sözlük yazarının entryleriyle ilgili ifade vermeye çağrılması. (Soruşturma açılan yazarların sayısının daha sonra 113 olduğu öğrenildi. Ama tabii ki elimizde sayıyla ilgili net bir bilgi yok.)
Her şey Ekşi Sözlük yazarlarından birinin FriendFeed’de kapısına polisin geldiğini ve Ekşi Sözlük’teki bir entrysinden ötürü ifade almak istediğini duyurmasıyla başladı. Bu duyurunun ardından, duyurunun gerçekliğinden şüphe edenler oldu, olayla yakından ilgilenip destek verenler oldu ama sözlük karışmaya başlamıştı bile. Daha sonra yazarların kapısına polisin gelebilmesinin sebebinin Ekşi Sözlük’ün savcılığa yazar bilgilerini vermesi olduğu ortaya çıktı ve o noktada da yapılan şeyin hukuki bir zorunluluk olup olmadığı ve dahası Ekşi Sözlük yönetiminin bu konuda umursamazca davranıp davranmadığı tartışılmaya başlandı.
Ekşi Sözlük yönetiminden kanzuk’un yaptığı açıklamaya göre sözlüğün savcılığa yazar bilgilerini vermesi hukuki bir zorunluluktu. Ancak bu hukuki zorunluluğa rağmen, en azından bilgileri istenen yazara, savcılığa bilgilerinin verildiğini haber veremez miydi Ekşi Sözlük? Sözlük yazarlarının bir kısmı bunu tartışırken, kanzuk’un açıklamasında haber vermenin yasal olarak olanaksız olduğu da belirtiliyordu. Ancak bu konuda da şüpheler vardı. Kimisi bunun tam olarak zorunlu olmadığını savunurken, kimisi de bir formül bulunabileceğini düşünüyordu.
Ekşi Sözlük’ün popüler yazarlarından biri olan otisabi’nin konuyla ilgili yazdıkları şöyle:
iii. harici gizlilik basın kanunu m. 19/1’de, “hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse”nin para cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. burada yasaklanan, soruşturma sırasında gerçekleştirilen işlemlerin ve bunlara ilişkin belgelerin gerçekleştirildikleri olgusunun değil; `bunların içeriklerinin açıklanmasıdır.`
dolayısıyla, bir belgenin düzenlendiği ya da bir soruşturma işleminin yapıldığının yayınlanması yasak kapsamında değildir.” (soruşturmanın gizliliği, okuyucu-ergün, sf. 261)
bu bağlamda soruşturma konusu edilmiş olmamızın bizden gizlenmesinin cmk 157 ve tck 285.’e bağlanması bana makul gelmiyor. kanzuk’tan meseleyi daha da netleştirmesini rica ediyorum.
(Entry linkleri: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=24141892 ve http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=24157804)
Bunun üzerine konuyla ilgili daha net bir açıklama beklenen sözlük yönetiminden ses seda çıkmayınca da bazı yazarlar konuya tepki olarak bugün içinde hiç entry girmemeye, bazı yazarlarsa tüm entrylerini de silerek Ekşi Sözlük’ü terk etmeye karar verdiler. Entrylerini de silerek ayrılan yazarların sayısı giderek çoğalıyor. Şimdiye kadar, sözlüğe birçok entrysiyle hatrı sayılır katkıları olan yazarlardan dengiz, dengizik, lagrima, airlangga, siempretufan, efendisiz, azuth, master of puppets, kafa radyo, cagrika, geceleri esen teror, asklepios, hopi, bezgin21, sammie white, tecahuliarif, ercanayr, defuser, zaferbey, abulafia, tribal enfexion, siya, forgotten hopes, camille, gecimsizin teki ve osman mazlum entrylerini de silerek sözlüğü terk ettiler. Sözlüğü terk eden yazar sayısı artacak gibi görünüyor ve sözlük yönetiminden hâlâ bir açıklama bekleniyor.
Soruşturmanın Konusu
Yazarlara açılan soruşturmanın konusu “Din”. Yani Hz. Muhammed, Kuran ve bunlarla ilgili entrylerde “dini değerleri alenen aşağılama” suçu teşkil edildiği için yazarlara soruşturma açılmış. (http://ff.im/GgL90 ) Soruşturma için suç duyurusunda bulunanın da Adnan Oktar olduğu söylense de, bu konuda da net bir bilgi yok.
Sözlük yönetimin tavrıyla ve soruşturmayla ilgili tartışma ve gelişmeler “ekşi sözlük’ün savcılığa yazar bilgilerini vermesi”, “ekşi sözlük grevi”, “113 sözlük yazarına soruşturma açılması” ve “2011 ekşi sözlük yaprak dökümü” gibi başlıklardan takip edilebilir. Sözlükten ayrılan ve entry girmeme protestosuna katılan yazarlar, konuyu sosyal medyada (daha çok friendfeed’de) tartışmaya ve takip etmeye devam ediyorlar.
Sıcak sıcak geldi, Sedat Kapanoğlu (nam-ı diğer SSG) açıklama yaptı:
http://t.co/f0G4Hjg
Nefret suçu kapsamına girebilecek bir entry olduğunu düşünmüyorum; örneğin İngiliz Tiyatro Grubu (sanırım İngiliz’di şimdi tereddüte düştüm bak) Monty Payton direk İsa ve öğretisiyle dalga geçen bir film çekmiş, hiç de bir şey olmamış o diyarlarda. Nefret suçunun daha çok ırkçılıkla alakalı bir tabir olması gerektiğini düşünüyorum. Din sonuçta bir inanç sistemi ve insanlar seçim yapabiliyorlar ama insan ırkını seçemiyor örneğin. Çok subjektif bir alan. Bilemedim. Bu arada Ekşi Sözlük’ün yaptığı da çok ciddi bir ayıp. Kesinlikle haber vermeliydi önce yazarlarına.
Öncelikle ekşi sözlüğün bir nevi dokunulmazlığı varmış havası hakim. Hayır arkadaş, bu ülkede dokunulamayan hiçbir şey olmamalı, bugün ya da gelecekte, ekşinin ne ayrıcalığı var! Ülkede kurallar her şeyi ile belirli olmasına ve Kanzuk’un o kadar dil dökmesine rağmen hala ayrıcalık bekleyen ve hala içten içe hukukun kendilerine farklı işletilmesini isteyen yazarlar var. İfade özgürlüğü, nefret söylemi, kalemlerin bi doğrusu klavyelerin şahlanışı vs. derken bazen milli, bazen dini ve çoğunlukla bireye yönelik hakaretlerin önü alınabiliyor mu sözlükte? Sebebi belli, kalem eline geçince gücü silgiye bırakan yazarlar grubunun pervasızlığı. Arkadaş neden birileri sizin kasti olarak yazdığınız ve kasti olarak yaptığınız hataları silmek düzeltmek zorunda ki? Konuya dönersek, sözlük haber vermeliydi diyen arkadaşların hepsi avukat hepsi hukuk eğitimi almış hiç olmadı hukuk terk sanırım. Bu mantık üstadları hukuka kendilerine göre bir esneklik bir dar alanda kısa paslaşmalar özelliği kazandırabiliyor anladığım kadarıyla, ne çok biliyormuşsunuz siz. Gündemdeki davalarda yargılanan insanların avukatları böyle kıvraklık sergileyemiyorlar siz maradona çalımları ile koşmaya başladınız kaleye, helal olsun ama belirteyim öyle elle filanda gol atmaya kaltığınızda yemiyorlar artık. Öyle yapılabilirdi ile işi şansa bırakmak istemeyen sözlük avukatı haklıdır,bence tabi. Son olarak bir de iyi oldu. Bu olay vesilesi ile birbirini ya da değerlerini “x” çocukluğuyla, “y” kansızlığıyla suçlayan, “z” ye sonkaf yaparak “omegaB3” ü sinkaflayarak çoğaltmaya kalkışan bir sözlükten geçmişteki güzel günlere doğru yolculuk başlıyor sanırım. Bana da zamanın ötesine buradan bile…
ya bırak bu işler. neymiş? yazarlar ekşi sözlük’ü terk ediyormuş? ahahah güldürme insanı.
ciddi anlamda bir mantık hatası barındırıyor bu cümle.
kaç kişi terk etti?
bunların arasından kaç tanesi troll?
kaç tanesi kürt milliyetcisi entryleri ile soruşturma korkusu içerisinde ayrıldı?
sözlükten entrylerini silip, yazarlığını kapatıp bir an önce kaçmak isteyenlerin tek amacı soruşturma geçirmekten korkmak. çünkü, artık ağızlarından çıkan nefret, hakaret cümlelerine sözlük haliyle destek vermiyor. bu şahıslar ise, söylemlerinin ardında duramayacak kadar korkak çıktılar.
dün gece bir tanesi aynen şöyle söylüyordu: “entrylerimi uçur butonuna bastığına emin misin? eğer 10 dakika içerisinde entryler silinmemiş olursa artık mail atarız moderasyona, yardımcı olurlar.”
bununla ilgili elimde capsler de mevcuttur. bırakın artık bu yalan dolan şişirme balonlarını.
iyi günler.
şu an için terk eden kişilerin sayısı çok fazla gibi görünmese de onlarla birlikte giden entry sayısı 80 bini geçti. ayrıca giden yazarlar da troll falan değil, çoğu uzun yıllar ekşi sözlükte yazarlık yapan yazarlar.
soruşturma korkusu içinde gitmeleri saçma çünkü bahsi geçen soruşturmalar 2010 yılında açılmış. -tartışmaları takip ederseniz görebilirsiniz- yani bu saatten sonra entryleri silmeleri kimsenin soruşturmadan yırtmasını sağlamayacak. şikayet edilen entryler edilmişler zaten.
bunun dışında ortada dönen tartışma aslında giden yazarlardan, yazarların tartışmalarından falan çok daha başka bir yerde. internet özgürlüğü de giriyor bu yasaklara. adnan oktar şikayet ediyor diye 113 yazar ifade veriyor. üstelik sözlük yönetimi tarafından sakıncalı görülüp silinmemiş entryler, yani hakaret içermiyorlar. soruşturma kapsamındaki entryleri bir inceleyin isterseniz. uzaktan “oh olsun” demek kolay tabii, ama saçma. yarın sizin her yazdığınızı, her girdiğiniz siteyi kntrol edecekler, internette asla yalnız olmayacaksınız. her tıkladığınız site kayıt altına alınacak. o zaman da oh olsun dememek için, şimdi aynı fikirde olmasanız dahi, sağduyuyla yaklaşmanız gerekiyor yaşananlara.
ahaha,
ayrılan yazarlardan;
lagrima mı troll değildi?
airlangga mı troll değildi?
kafa radyo mu kürt milliyetcisi değildi?
bezgin21 mi kürt milliyetcisi değildi?
siya mı kürt milliyetcisi değildi?
gecimsizin teki mi kürt milliyetcisi değildi?
skopje mi kürt milliyetcisi değildi?
…
daha kaç tane sayabilirim bilmiyorum ama,
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=2010+ek%C5%9Fi+s%C3%B6zl%C3%BCk+yaprak+d%C3%B6k%C3%BCm%C3%BC
listesi burada mevcut.
gidenlerin arasında kaliteli ve çok eski yazarlar da vardı bu bahsini etmediklerim içerisinde, onlar da bazı holigan arkadaşların gazlamaları ile kendilerini yaktılar.
burada temel mesele şu,
ekşi sözlük artık değişiyor.. nefret söylemi grubunun amacı da buydu zaten. artık legalize üzerine yoğunlaşan alternatif bir ana muhalefet odağı olmaya başladı. çok daha fazla büyüyecek. göreceksiniz, eskisine nazaran gerçek anlamda bir anamuhalefet odağı haline gelecek. nefret söylemleri, hukuka aykırı contextler barındırmayacak… insanlar hakaret etmeden eleştirmesini öğrenecek..
ekşi sözlük değişiyor.. yazarların, kendi sorumluluğunu alması da bunun projesidir.
bu değişime herkes ayak uydurmak zorunda.
çünkü, artık türkiye değişiyor arkadaşlar.
sözlüğün hukuki olarak arkasında durmayacağını anlayan troll ve uç kesim de sözlükten kaçıyor.
çünkü onlar da biliyorlar ki, artık söylemlerinden 1. derece kendileri sorumlular.
ve hiç kimse de bu sorumluluğu almak istemiyor görebildiğimiz kadarı ile.
arkasında duramayacağın söylemleri ortaya atmak tam manası ile utanç verici olmalı.
sözlük yazarları eskiden “gölge” olmadıklarını anlatmaya çalışırlardı,
şimdi ise, “biz aslında klavye arkasındaki ergenleriz” demek istiyorlar.
sizde burada bir mantık hatası yok mu?
dünya değişiyor. artık cyber hayat, reel hayat diye bir şey kalmadı. her şey iç içe.
ve bundan dolayıdır ki, gerçek hayatta söylemeye cesaret edemeyeceğin söylemleri, klavye başında döktürme dönemi de kapandı.
değişmesi gereken yasalar varsa değişir. bunun için çabalarsın.
fakat, ülkenin içerisinde bulunduğu hukuki düzen sebebi ile ssg’yi itham altında bırakmak,
ne bu ülkenin bir “hukuk devleti” olması anlayışına sığar,
ne de, sizi zorla o sözlükte yazdırmaya çalışmayan insanların vebalini almaya sığar.
sansür yürüyüşü mü?
sen o yürüyüşe ekşi sözlük için değil, “internet özgürlüğün” için katıldın.
bunu bu kadar basite indirgeyebiliyorsan, hiç tartışmaya bile gerek yok aslında.
saygılar…